Sayfalar

PUSULA-2023

20 Eylül 2011 Salı

Akdeniz'de 7 Trilyon Dolarlık OYUN?


Akdeniz'de 7 Trilyon Dolarlık OYUN?

Rumların Akdeniz'de doğalgaz aramalarına sert çıkan Türkiye'ye ABD "müdahale düşünüyor musunuz" diye sordu. Türkiye'nin cevabı "düşünmüyoruz" oldu..

Rumların petrol ve doğalgaz aramaya başlaması Akdeniz'de gerilimi yükseltti. Türk Silahlı Kuvvetleri hassas takiple izliyor. Yalnızca 15 trilyon metreküp doğalgaz rezervinin parasal değeri 7 trilyon dolar.



Doğu Akdeniz'deki Türkiye-Güney Rum Kesimi-İsrail üçgeninde yaşanan enerji merkezli gerginliğine ilişkin önemli ayrıntılar ortaya çıktı. Rum kesiminin bir süre önce Doğu Akdeniz'de doğalgaz arama çalışmalarına başlama kararı alması üzerine tüm kozmik bilgiler masa üstüne kondu.



RUMLARIN ARAMA YAPACAĞI SAHADA DOĞALGAZ REZERVİ 15 TRİLYON METREKÜP (PİYASA DEĞERİ 7 TRİLYON DOLAR)



Dışişleri Bakanlığı koordinasyonunda yapılan toplantılarda Rumların arama yapacağı sahadaki doğalgaz rezervinin 15 trilyon metreküpü aştığı tahmin ediliyor. Bu oran mali boyutu ile 7 trilyon doları aşıyor. Rum Kesimi tarafından dün yapılan açıklamada doğalgaz aramaya çalışmalarına başlandığı belirtildi. Rumların bu kararından sonra Türkiye'nin de sondaj misillemesinde bulunmasına kesin gözüyle bakılıyor. Konu ayrıca Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) Ekim ayı olağan toplantısında da ayrıntılı bir şekilde ele alınacak.



KRİTİK TOPLANTI

Bölgedeki enerji merkezlerinin güvenliği için 2006 yılında Akdeniz Kalkanı projesini uygulamaya koyan Türkiye'nin Doğu Akdeniz enerji potansiyeline ilişkin yeterli çalışma yapmadığı devletin zirvesinde bir özeleştiri olarak yer aldı. İşin son dönemlerdeki ciddiyeti üzerine ilk değerlendirme Genelkurmay Başkanlığı'nda yapıldı. Genelkurmay 2010 yılında akademisyen, uluslar arası deniz hukuku alanındaki önemli isimleri Karargâh'a davet etti ve "Doğu Akdeniz'deki enerji rezervinin durumu savaş riskine değer mi?" sorusunu yöneltti. Verilen yanıt ise "evet" oldu. Bu yanıttan sonra Genelkurmay bölgeye ilişkin ayrıntılı raporlar hazırlamaya başladı. Yaşanan son kriz ile birlikte tüm deniz ve hava unsurları "acil durum" haline göre program yapıyor.



ABD NABIZ YOKLADI

Doğu Akdeniz'de yaşanan bu kriz nedeniyle ABD'nin geçen hafta içinde Türkiye'ye kritik bir soru yönelttiği ortaya çıktı. ABD'nin Dışişleri Bakanlığı Deniz Daire Başkanlığı birimine "Türkiye müdahaleyi düşünüyor mu?" sorusunu yönelttiği belirtildi. Kendilerine verilen "düşünmüyor?" yanıtını yeterli görmeyen ABD'nin bu soruyu devletin başta birimlerine de yönelttiği belirtildi.



RUM KESİMİNİN PLANI

Bu arada devletin zirvesi için Doğu Akdeniz'e ilişkin bilgi notlarında önemli bilgiler yer alıyor. Belgelerdeki durum şöyle özetleniyor: "Rum kesimi Yunanistan ile dirsek teması içinde, Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı hattına sahip olan Türkiye'yi neredeyse Antalya Körfezi'ne hapsedecek bir politika takip ederek önce 2003'te Mısır, ardından 2007'de Lübnan ve nihayet 2010'da Mavi Marmara olayı sonrasında İsrail ile sınırlandırma anlaşmaları yapmış; 2004 yılında ise sözde Münhasır Ekonomik Bölgesini (MEB) Türkiye'nin ve KKTC'nin haklarını gasp edecek şekilde tek taraflı olarak ilan etmişti. Rum kesiminin güneyindeki sözde 12 numaralı parselde yapılması öngörülen aramanın hidrokarbon yatakları keşfine yönelik olduğunun belirtildiği bilgi notunda, "Ruhsatlandırma konusu ilk defa 2007'de gündeme geldiği zaman Türkiye oldukça sert bir tutum sergilemiş, Deniz Kuvvetleri, Rum kesimi tarafından ihaleye çıkarılan sahalarda gerçek mermiler kullanarak tatbikat ve eğitimler gerçekleştirmiş, hatta Türkiye'nin bu tutumu AB İlerleme Raporlarında da eleştiri konusu olmuştu" deniliyor.



ENERJİ KAPASİTESİ

Belgenin en önemli bölümünü ise Doğu Akdeniz'deki enerji kapasitesine ilişkin verilen ayrıntılar oluşturuluyor. Belgeye göre İsrail'in Leviathan ve Tamar sahalarında ispatlanmış doğalgaz miktarı yaklaşık 700 milyar metreküp ve bunun 1.8 trilyon metreküpe kadar çıkabileceği belirtiliyor. Sadece Leviathan sahasındaki ispatlanmış 453 milyar metreküplük doğalgaz miktarı, 25 Avrupa ülkesine 6 yıl yetecek büyüklükte ve bu oran sadece İsrail'in MEB'i içinde kalan doğalgaz için geçerli. Kıbrıs-İsrail-Mısır-Girit arasındaki deniz bölgesinde ise toplam 15 trilyon metreküplük bir doğalgaz rezervi bulunuyor. Bunun mali boyutu ise 7 trilyon dolar olarak hesaplanıyor.



DAR ALANA HAPSEDİLDİ

Bilgi notunda Türkiye'nin bilinçli olarak bölgede sıkıştırıldığına dikkat çekiliyor ve şu ifadeler yer alıyor: "Yunanistan ve Rum Kesimi tarafından Türkiye'nin MEB'i olarak takdir edilen alanın, sadece 41.000 km2 olduğu; 145.000 km2'den düşülen 71.000 ve 33.000 km2'lik alanların ise Yunanistan ve GKRY arasında kardeşçe paylaştırıldığı; Doğu Akdeniz'deki 145.000 km2'lik bu kıta sahanlığı parçasına sahip olup olamamanın, Türkiye'nin denizlerinin (ve bu denizlerdeki canlı cansız tüm zenginliklerin) üçte birine sahip olup olamamak anlamına geliyor."



DURUM ÇOK CİDDİ

Belgede Rum kesimin başlatacağı doğalgaz arama faaliyeti konusunda şu net cümleler yer alıyor: "İlan edildiği gibi, eylül sonu/ekim başında sözde Rum kesimi MEB'i içindeki 12 numaralı parselde sondaj çalışmasının engellenememesi halinde, çok kısa bir süre sonra, 2011'in son aylarında, Rum kesiminin diğer ruhsat sahalarında araştırma yapma hakkı elde etmeye yönelik uluslararası bir yarışın yaşanması mukadder olacak. Dolayısıyla durum ciddi, hatta çok ciddi. Yaşanan süreç itibariyle Türkiye'nin kararlılığının test edileceği bir kırılma noktasına doğru son süratle ilerliyoruz."



SONDAJ ÇALIŞMALARI BAŞLADI

Güney Kıbrıs'ın Limasol limanından kalkan helikopter, ABD'nin Houston merkezli çalışan Noble Energy şirketine ait petrol ve gaz arama platformuna işçi taşırken böyle görüntülendi.



Rumlar, sondaj yapmaya başladı

Amerikan Noble Energy şirketi, önceki akşam Kıbrıs Rum yönetimi adına Doğu Akdeniz'de petrol ve doğalgaz sondajına başladı. Güney Kıbrıs Rum radyosu, ABD ve İsrail basın yayın organlarının "Afrodit" ismiyle anılan 12. parselde sondaj çalışmalarının başladığını duyurduklarını, bu haberlerin eski Rum Ticaret Bakanı Andonis Pashalidis tarafından Rum radyosuna yapılan açıklamada da doğrulandığını duyurdu. Güney Kıbrıs Rum Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Enerji Dairesi Müdürü Kasinis de, 12. parselde doğalgaz çıkarılması amacıyla sondaj çalışmalarına başlandığını doğruladı. Kasinis, çalışmaların 24 saat temelinde yapıldığını ve şu an için iyi gittiğini vurguladı. Güney Kıbrıs Rum radyosu ayrıca, Noble Energy şirketinin platformunun üzerinde İsrail insansız casus uçaklarının uçuş yaptıklarını ve İsrail donanmasına ait gemilerin de platformun doğusunda görüldüklerini duyurdu. Rum hükümetinden, sondaj çalışmalarının başlamasına ilişkin resmi bir açıklama yapılmadığı, söz konusu bilgilerin ne doğrulandığı ne de yalanlandığı da ifade edildi. Rum radyosunun haberinde, Hükümet Sözcüsü Vekili Hristos Hristofidis'in erken saatlerde yaptığı açıklamada, çalışmaların başlaması konusunda resmi açıklamanın "gerekli görüldüğü anda" yapılacağını söylediğini hatırlattı. Bazı Rum kaynakları da sondaj işleminin İsrail askerlerinin korumasında başladığını bildirdiler. Emre DİNER / SABAH



İki toplum da faydalanacak

RUM lider Dimitris Hristofyas, İngiltere'de Rumların düzenlediği etkinlikte konuştu ve Türkiye'ye çattı. Hristofyas, "Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin birlikte yöneteceği Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti, doğal zenginliklerinden istifade edecek. Ortaya çıkacak menfaatlerden iki toplumun da faydalanacak. Müzakerelerde uzlaştığımız konu budur. Yani, doğal kaynaklar ve bunlardan istifade etme yetkisi federal hükümetin yetkisinde olacak. Federal hükümet gelirlerini, bütçesi aracılığıyla her iki federal birime dağıtacak" dedi.



Sabah



11 Eylül 2011 Pazar

İsrail, PKK ile toplantı planlıyor


İsrail, PKK ile toplantı planlıyor

Türkiye ile İsrail arasındaki kriz derinleşiyor. İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın 'misilleme' girişimleri arasında, 'Avrupa'daki PKK liderleriyle toplantılar' ve 'Ermeni lobisiyle işbirliği' de bulunuyor
İsrail, PKK ile toplantı planlıyor
10 Eylül 2011 - 14:37
Yazı Boyutu:

POSTA İNTERNET

İsrail gazetesi Yediot Ahronot'un internet sitesi ynet.news'te manşetten verilen, 'İsrail Türkiye'yi cezalandıracak' başlıklı haber, iki ülke arasındaki krizi daha da ileri götürme sinyalleri veriyor.

Habere göre, BM'nin Mavi Marmara Raporu'nun basına sızdırılması, bunun ardından da İsrail'in raporu kabul ederek, kanlı filo baskınından ötürü özür dilemeyeceğini açıklaması üzerine Ankara tarafından uygulanacak yaptırımlara İsrail'den 'bir dizi sert önlem' geliyor.

'Şahin' Dışişleri Bakanı Lieberman tarafından tasarlandığı kaydedilen bu 'önlemler' arasında, PKK'ya askeri destek önerilebileceği ve ABD'deki Ermeni lobisiyle işbirliğiyapılabileceği kaydediliyor.
Cemil Çiçek'ten Lieberman'ın sözlerine tepki

'MÜMKÜN OLAN HER ALANDA PKK'YA DESTEK'

Atılacak adımlar arasında PKK ile işbirliğinin de yer aldığı ifade edilen haberde, Lieberman'ın, Avrupa'daki PKK liderleriyle toplantılar yapılmasını planladığı ve bu toplantılardaki amacın, PKK'yla işbirliği yaparak onları her alanda desteklemek olduğu belirtildi.

Yediot Ahronot, bu toplantılarda PKK'nın İsrail'den eğitim ve silah tedariki gibi alanlarda askeri yardım talep edebileceğine dikkat çekti.

'KONGRE'DE TÜRKİYE KARŞITI İŞBİRLİĞİ'
Haberde, bu ay ABD'ye yapacağı ziyaret sırasında, Lieberman'ın, Ermeni lobisinin liderleriyle görüşerek,Amerikan Kongresi'nde Türkiye karşıtı bir işbirliği teklifetmesinin beklendiği belirtildi.

TÜRKİYE'YE SEYAHAT UYARISI 
Bu arada gazete, İsrailli eski askerlere de Türkiye’ye seyahat uyarısı yapılacağını ve vatandaşlardan, Türkiye aktarmalı yolculuklardan vazgeçmelerinin isteneceğini kaydetti.

CUMARTESİ KRİTİK TOPLANTI 

İsrail Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin dün bir araya gelerek yarın (cumartesi) Lieberman ile yapılacak toplantı için hazırlıklar yaptıklarını kaydeden gazete, "Cumartesi günkü toplantı, İsrail’in Başbakan Erdoğan’ın son tehditlerine ve Ankara’nın Kudüs ile diplomatik ilişkilerin düzeyini düşürme kararına İsrail’in vereceği yanıtı görüşülmesine yönelik olacak" dedi.

POSTA İNTERNET

1 Eylül 2011 Perşembe

EGE ORDUSU KALDIRILMASIN YERİNE DAHA BÜYÜK AKDENİZ ORDUSU KURULSUN



Öncelikle Türk Hükümet'inin TSK 'nın Modernize edilmesi ve Türk Ordusunun yeniden yapılandırılması girişimi önemli ve gerekli bir girişimdir eğer hükümet bu konsept değişikliğini Türkiyenin Milli bekası ve Milli menfaatleri doğrultusunda Türk Ordusunun bölgemizde stratejik olarak etkinliğinin ve gücünün artırılması amacı ile düşünüyorsa Türk Milleti olarak sonuna kadar destekleriz ancak EGE ordusunun kaldırılması bize göre pekte milli menfaatlere hizmet eden bir yaklaşım değil. Zira  Ege Ordusu ya da 4. Ordu, Türk Kara Kuvvetleri'ne bağlı 4 ordudan biridir. Özellikle Yunanistan'da 21 Nisan 1967 yılında yapılan Albaylar Cuntası sonrası gerginliğin arttığı bir dönemde, yapılan Kıbrıs Harekâtı ile durumun daha da gerginleşmesi ve savaş ihtimalinin artması üzerine NATO'dan bağımsız olarak 20 Temmuz 1975 tarihinde kurulmuştur. Karargahı Narlıdere'de bulunan NATO kapsamında olmayan tek ordudur.NATO'dan bağımsız tek ordu olan EGE Ordusu  12 adalarla tehdit unsuru olarak dibimizde biten Yunanistan'a karşı  EGE'nin güvenliği açısından değil AKDENİZ'in güvenliği açısından önemli ve elzemdir.Nasıl KIBRIS coğrafi konumu itibari ile AKDENİZDE doğal bir uçak  gemisi gibi AKDENİZ'in güvenliğinin sağlanması açısından önemli ve stratejik öneme sahiptir.EGE ordusuda Türkiyenin EGE ve AKDENİZ'de güvenliğini sağlaması açısından stratejik bir öneme sahiptir.Hele hele Yunanlılar ve Rumlarla dolaylı olarakta Haçlı birliği olan AVRUPA BİRLİĞİ ile  12 mil, kıta sahanlığı, EGE ve AKDENİZ'de bulunan petrol rezervleri konusunda ihtilaf varken böyle bir konunun gündeme getirilmesi kime hizmet eder.EĞER EGE ORDUSU KALDIRILACAK YERİNE BİR ORDU İKAME EDİLMEYECEKSE YANLIŞTIR VE BU HAREKET TÜRK MİLLİ MENFAATİNE İHANETTİR.ANCAK EGE ORDUSU GÜÇLENDİRİLEREK BÜYÜTÜLÜP YERİNE AKDENİZ ORDUSU İKAME EDİLECEKSE BU TÜRK MİLLETİNİN MİLLİ MENFAATLERİNE HİZMET EDEN EN UYGUN BİR YAKLAŞIMDIR. BİZ KIBRIS BARIŞ HAREKATINDAN BU GÜNE KADAR BAŞTA KIBRIS OLMAK ÜZERE AKDENİZ VE EGE'NİN GÜVENLİĞİNİ EGE ORDUSU İLE SAĞLADIK. HER YIL PREVEZE DENİZ ZAFERİNİ KUTLAYIP BARBABORSA ÖVGÜLER YAĞDIRANLAR, HER SENE ÇANAKKALEDE ŞEHİTLERİMİZİ ZİYARET EDİP ONLARA RAHMET OKUYANLAR. HER YIL İZİMİRİN YUNAN İŞGALİNDEN KURTULUŞUNU KUTLAYANLAR EGE ORDUSUNU KALDIRMAK GİBİ BİR YANLIŞA DÜŞMEMELİ BU MİLLETE YENİ ÇANAKKALELER, YENİ PREVEZELER, İNEBAHTILAR YAŞATILMAMALIDIR. İZMİR YENİDEN İŞGAL EDİLMEMELİ ÇANAKKALE GEÇİLMEMELİ, İSLAM HİLAFETİNİN PAYİTAHTI OLAN İSTANBUL DÜŞMAN ÇİZMESİ ALTINDA EZİLMEMELİDİR. TÜRK MİLLETİNİN REFAHI İÇİN AKDENİZ, KARADENİZ VE HAZAR TÜRK GÖLÜ HALİNE GETİRİLMELİDİR.YAŞASIN BÜYÜK TÜRK ÜLKÜSÜ VE BÜYÜK TÜRK BİRLİĞİ ...ALLAH TÜRK'Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN TÜRK DÜŞMANLARINI KAHRI PERİŞAN ETSİN...
     

EGE ORDUSUNUN KALDIRILMASI KİME HİZMET EDER ?




İşte 12 yıllık sivilleşme planı!

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, sivilleşme konusunda 2023 yılına kadar atılması gereken 15 maddelik bir eylem planı açıkladı

01 Eylül 2011 Perşembe, 11:38:08
İşte 12 yıllık sivilleşme planı!

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, asker-sivil ilişkilerinde tepeden tırnağa değişim istedi. YAŞ ve MGK’da oturma düzenlerinin değişimi, 27 Nisan bildirisinin Genelkurmay sitesinden çıkarılması, 30 Ağustos törenlerindeki kabulleri Cumhurbaşkanı’nın yapması gibi ‘sivilleşme’ görüntüleri tartışılırken, AK Parti’li Çelik’ten daha ileri adımlar geldi.
 ÇELİK EYLEM PLANINI HABERTÜRK TV EKRANLARINDA ANLATTI...


Radikal gazetesinin haberine göre, halka ileri demokrasi sözü vererek yüzde 50 oy aldıklarını hatırlatan Çelik, Genelkurmay’ın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması, darbelere dayanak olan 35’inci maddenin kaldırılmasının yanı sıra Yunanistan ile Balkanlar’dan gelen tehdit algısına karşı kurulan Ege Ordusu ve 1’inci Ordu’nun varlığı ile TSK’da verilen askeri eğitimi de tartışmaya açtı.


TSK SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNE GÖRE YAPILANDIRILMIŞ DURUMDA’
Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’in medyaya sızan ses kaydının ordudaki reorganizasyonun gerekliliğini ortaya koyduğunu savunan Çelik, bugüne kadar fazla gündeme gelmeyen bazı konulara da el atılması gerektiği görüşünde. TSK’nın Soğuk Savaş dönemine göre yapılandırıldığını, diğer NATO ülkeleri iç değişimlerini yaparken Türkiye’nin bunu yapamadığını söyleyen Çelik, “Gerekli düzenlemeler yapılamaz, hücre yenilenmesi sağlanamazsa bünye kendi kendisini tüketir”diye konuştu.


AK Parti’nin seçim beyannamesini hatırlatan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kamuoyuna ileri demokrasi taahhüdünde bulunduk. İddianız bu ise sivil-asker ilişkileri geri ülkelerde gibi olabilir mi? Bunlar yapılmak zorunda. Yapılırsa ordu şaibe dışına çıkar, daha güçlü olur. Reorganizasyonu Genelkurmay’ın kendisi yapacak. Bütün bunları bir parti yöneticisi olarak söylüyorum. Hükümetin, Milli Savunma Bakanı’nın yerine kendimi koyamam.”


Bir ‘mantalite’ değişimine olan ihtiyaca dikkat çeken Çelik, askeri okullarda verilen eğitimin bugünkü dünya ve Türkiye’ye uyumlu olmadığını söyledi. Çelik, “Mutlaka gözden geçirilmeli. İleri demokrasi standartlarında yeni düzenleme gerekli” dedi.


Türkiye’nin uluslararası raporlarda ‘kısmen özgür’ ülke kabul edildiğine dikkat çeken Çelik, tam özgür ülke statüsüne erişmesinin de ileri demokratik adımlara bağlı olduğunu vurguladı.


MİLLİ GÜVENLİK DERSLERİ
Çelik, liselerde verilen Milli Güvenlik derslerinin içeriği ve askerler tarafından verilmesinin de yanlış olduğu görüşünde. “Tepeden tırnağa rütbeler ezberletiliyor, şekli de formatı da faul” diyen Çelik, bunun yerine milli savunma konseptinin ders olarak verilebileceğini söyledi. Çelik, “Askerlik bir kültür olarak verilebilir. Öğrencilere niye dikkat çektirilsin? Bu dersi askerler de vermek zorunda değil” diye ekledi.


'EGE ORDUSU NATO KAPSAMINDA OLMAYAN TEK ORDU'
Ege Ordusu ya da 4. Ordu, Türk Kara Kuvvetleri’ne bağlı 4 ordudan biri. Özellikle Yunanistan’da 21 Nisan 1967 yılında yapılan Albaylar Cuntası sonrası gerginliğin arttığı bir dönemde, Kıbrıs Harekâtı ile durumun daha da gerginleşmesi üzerine NATO’dan bağımsız olarak 20 Temmuz 1975 tarihinde kuruldu. Karargâhı Narlıdere’de bulunan, NATO kapsamında olmayan tek ordudur.


İŞTE 15 MADDELİK EYLEM PLANI
Çelik, asker-sivil ilişkilerinin yol haritası olabilecek 15 maddelik bir ‘eylem planı’nı Radikal’e açıkladı. Çelik’in 2023 yılına kadar tamamlanmasının önemine işaret ettiği başlıklar şöyle:


1- Genelkurmayın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması.
2- 35’inci maddenin kaldırılması.
3- Jandarmanın yapısı, konumu ve görev tanımı.
4- Profesyonel orduya geçiş.
5- Askerlik süresinin kısaltılması.
6- Zorunlu askerlik.
7- TSK’da verilen askeri eğitim.
8- Okullardaki Milli Güvenlik dersleri.
9- Kaç ordu komutanlığı olacağı, bunların nerelerde bulunacağı.
10- Mustafa Muğlalı gibi isimlerinin kışlalardan silinmesi.
11- Askere dayak, kötü muamale sıfırlanmalı.
12- Milli günlerde tanklı, toplu görüntülere son verilmeli.
13- Askeri harcamalar şeffaflaşmalı.
14- OYAK’ın varlığı ve işlevi gözden geçirilmeli.
15- TSK’da VET (verimlilik, etkinlik ve tutumluluk) prensibi uygulanmalı.



18 Ağustos 2011 Perşembe

TERÖRLE MÜCADELEDE YAPILMASI GEREKENLER


1-PKK Terör örgütünün 3/1 nin (Özellikle Fehman Hüseyinin başını çektiği grupun)Suriyeli olduğu bilinmektedir.Ancak Suriyeye karşı PKK'nın hiç bir eylemi bulunmamaktadır.Bunun en önemli nedeni Irak Suriye sınırının düz olması ve korunaklı olması PKK unsurlarının Suriye'ye rahatça girememesi ve Suriyenin coğrafi avantajından dolayı eylem yapamamasıdır.Türkiye Irak sınırı arazi yapısının tamamen sarp dağlık bir bölgede olup sınırın bu coğrafi konumundan dolayı korunması adeta imkansız hale gelmektedir.Neticesinde ise PKK unsurları rahatça sınırdan geçip Karakol basabilmekte,yollara mayın döşeyebilmekte Türkye sınırları içerisinde her türlü  eylemi rahatlıkla yapabilmekte ve rahatça K.Iraktaki başta Kandil bölgesi olmak üzere diğer cephe gerisi kamplarına çekilebilmektedir.Bu nedenle Türkiye-Irak sınırı sınır korumasının rahatlıkla yapılabileceği düzlük alanlara kaydırılmalı 100-150 km Irak içine alınmalıdır.Bu surette gerek PKK unsurlarının Türkiyeye girişi gerekse Türkiyeden Irak'a gidişi ve örgüte eleman katılımının önüne geçilmelidir.Terörle mücadelenin olmazsa olmazı Türkiye -Irak sınırının korunabilir alana alınmasıdır.
2-  PKK terör örgütünün cephe gerisi olarak kullandığı Kandil TSK tarafından kuşatılmalı Kandile Peşmerge unsurlarının Lojistik imkan sağlamasının önüne geçilmeli daha sonra düzenlenecek kapsamlı bir hava ve kara harekatı ile kandilde mevzilenen tüm terör unsurları bertaraf edilmeli Kandil PKK ve diğer ayrılıkçı terör örgütlerinin eğitim kampı ve fesatyuvası olmaktan çıkarılmalı.PKK nın cephe gerisi Cepheleştirilmeli, Kandilde taş üstünde taş omuz üstünde baş bırakılmamalıdır.
3-Peşmerge başı yahudi uşağı Barzani sert bir dille uyarılmalı peşmergenin PKK terör örgütüne yardım etmesi halinde Peşmerge birliklerine güç kullanmaktan çekinilmemeli. Misakı milli sınırları içerisinde bulunan Musul ve kerkük vilayetlerimiz uygulanacak uzun soluklu mücadele ile peşmerge unsurlarından temizlenmelidir.   
4-Başta PKK ve Peşmergenin rant kapısı olan Türkiye -Irak sınırı Habur ve Silopi sınır kapıları geçici olarak kapatılmalı bu sınır kapılarının bölgesel kaçakçılığın üssü olmaktan çıkarılmalı, bu sınır kapılarının muhafazası devlet tarafından denetlenebilir özel eğitim görmüş birimlerce sağlanmalı bu sınır kapılarından kaçak toplu iğnenin dahi yurda girişi engellenmelidir. Buna mukabil özellikle Telaferdeki Türkmen bölgesine yakın Ovaköye yeni bir sınır kapısı açılmalı Türkmenlerin sınır ticareti ile kalkınması sağlanmalıdır.
5-PKK nın başta KCK olmak üzere legal ve illegal faaliyet yürüten yurt içindeki tüm yapılanmaları tasfiye ve bertaraf edilmeli.
6-İdam cezası geri getirilmeli Türk milletinin vicdanını kanatan Terör canileri,uyuşturucu kaçakçıları ve Çocuk istismarcısı sapık güruh derhal behamahal idam edilmelidir.
6-PKK nın kurtarılmış bölge ilan ettiği ve Türkiye Cumhuriyetine karşı kalkışma provasında pilot bölge olarak faaliyet yürüttüğü ve istihbarat raporlarına göre her eve silah dağıttığı başta Hakkari olmak üzere diğer il,ilçe,nahiye ve mezralar kolluk güçleri tarafından abluka altına alınmalı tüm giriş ve çıkışlar kontrol edilmeli gerekirse her hane teker teker aranmalı bu bölgede örgüte destek veren yardım ve yataklık yapan tüm unsurlar tasfiye edilmeli devletin gücü hissetirilmeli bölge halkı PKK nın tahakkümünden kurtarılmalıdır.
7-PKK nın beslendiği başta uyuşturucu kaçakçılığı olmak üzere tüm yasadışı faaliyetlerine karşı Narko terörizm ile etkin bir mücadele sağlanmalıdır.
8-Yukarıda bahsedilen tüm mücadelenin etkin bir şekilde yürütülmesi amacı ile devletin kolluk birimlerine elinde silah tutan ve devlete kafa tutan tüm yasadışı unsurlara karşı doğrudan hedef gözetmeksizin  vur emri silah kullanma  yetkisi verilmeli bu yetki sadece silahlı unsurlara karşı değil şehir merkezlerinde toplumsal olaylarda Polise taş ve molotof atan PKK nın şehir unsurlarına da uygulanmalı bununla ilgili gerekli kanun çıkarılmalı ve uygulanmalıdır.
9-Kürtlerin etnik yapı itibari ile tek düze homojen olmadıkları Kürt dilinin dahi kürtlerin birbirleri ile anlaşacak düzeyde yeterli olmadığı gerçeği göz önüne serilmeli Kürtçenin Kurmanç,Sorani ve Gorani lehçe farkları tüm gerçekliği ile göz önüne serilmelidir. TRT şeş ayrılıkçı Kürtçü hareketin Kürt ulus inşasında basamak taşı olarak kullanılmış adeta Kürt dilini homojene ederek tarihte olmayan Kürt resmi dili devlet tarafından tanınmıştır.TRT şeş yönetimi derhal değiştirilmeli bölge halkına yönelik anti komünist ve anti PKK propagandası yapılmalı PKK terör örgütünün marksist dinsiz bir örgüt olduğu gerçeği vurgulanmalıdır.
10-Ayrılıkçı kürtçü hareketin büyük bir özveri ile kürtleştirmeye çalıştığı 7 milyonluk nüfusa sahip Zaza'ların kürtlerle ortak paydalara sahip olmadığı gerçeğinden hareketle PKK ve ayrılıkçı unsurların bölgedeki 7milyonluk Zaza, 3milyonluk Arap ve Türkmen unsurlara karşı yürüttüğü asimile politikasına son verilmeli TRT şeşte Zazaların Kürt olduğu imajını uyandıracak Zazaca yayınına son verilmeli Zazalara ve diğer etnik unsurlara yönelik görsel yazılı ve sesli propaganda faaliyeti yürütülmeli bu unsurların Kürt ulus inşası projesinde kürtleştirilmesine bölgenin demografik yapısı üzerinde ameliyat yapılmasına engel olunmalıdır. 
11- ABD nin son kullanma tarihi geçtiği için bize teslim ettiği Abdullah ÖCALAN canisinin imralıdan örgütü yönetmesine son verilmeli bu şahıs idam edilmeli Kandil-İmralı hattı kesilmelidir.
12-Türkiye'de legal görünüm adı altında faaliyet gösteren ayrılıkçı,yıkıcı ve bölücü unsurlara ait tüm dernek,vakıf,siyasi parti vs.tüm uzantıların faaliyetlerine son vermeli taşınır ve taşınmaz mal varlıkları hazineye devredilmeli  STK ve Siyasi pati adı altında örgütlenen tüm bu örgütlerin halkı devlet güçlerine karşı kışkırtacağı ve örgüt adına faaliyet yürüteceği bölgede yapacağı miting,basın açıklaması,yürüyüş,festival gibi tüm etkinlikler yasaklanmalı ve bu etkinliklere kesinlikle izin verilmemeli.İlgililer hakkında gerekli adli işlem yapılmalıdır.
        

15 Ağustos 2011 Pazartesi

(AP AVRUPA PARLEMENTOSUNUN HAZIRLADIĞI 2011 TÜRK-KÜRT İÇ SAVAŞI BAŞLIKLI RAPORDA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE) İÇ SAVAŞ ÖNCESİ HAKKARİ'DE KALKIŞMA PROVASI HAZIRLIĞI




PKK Halkı Silahlandırdı, Ayaklanacak!
11 Ağustos 2011 / 11:29
Her eve kaleşnikof ve tabanca dağıttı. Ayaklanma hazırlıkları yapıyor.
Hükümet'in terörle mücadelede yürürlüğü koyduğu yeni strateji karşısında iyice panikleyen PKK, korkunç eylemlere hazırlanıyor.
Yeni Akit Yazarı Yener Dönmez, "Durum çok çok acil" başlıklı yazısında gündemi sarsacak şok iddialarda bulundu. İddiaya göre; PKK'nın, Türkiye'ye soktuğu silah ve mühimmat korkunç boyuta ulaştı. Elektronik sistemlerle korunmamakta direnilen sınırlardan geçen tonlarca patlayıcı da Hakkari ve Yüksekova üzerinden Türkiye'ye yayılmış durumda.
Dönmez, özellikle Hakkari ve Yüksekova'yı üs seçen PKK bu yerlerde kendilerine yakın her eve kaleşnikof ve susturuculu tabanca dağıttığını ileri sürerek, PKK'nın bölgede ayaklanma hazırlıkları yaptığına dikkat çekti.
İşte Yener Dönmez'in bugünkü yazısı...
Durum çok çok acil!


Geçtiğimiz hafta “DURUM ACİL” başlığıyla yazdım ancak şimdi “ÇOK ÇOK ACİL” demek durumundayım.

PKK’nın kana bulayacağı, Türkiye’yi sarsacağı, yüreklere ateş düşüreceği, AK Parti’yi yıpratacağı, yeni anayasayı konuşulamaz hale getireceği günlerden söz ediyorum.
Maalesef uyarılarımıza rağmen sivil denetiminde, gelişmiş ülkelerde denenmiş ve başarılı olmuş Sınır Güvenliği Genel Müdürlüğü yöntemi tercih edilmedi.
Sınır güvenliğimiz profesonelleştirilen birlikler olsa da asker denetimine bırakıldı.
Şu an profesyonel birlikler, karakollarda kendilerini korumakla meşgul.
Sınırlarımız kevgire dönmüş durumda.

Yaz başından beri Türkiye’ye sokulan silah ve mühimmat iç savaş çıkartacak boyuta ulaştı. PKK iç savaş için Hakkari ve Yüksekova’yı üs seçerken, her eve kalaşnikof dağıtımı gerçekleştirdi.

Binlerce tabanca serseri mayın gibi çocuk yaştakilerin bile beline kondu.
Acı bir gerçek ama şu an Hakkari ve Yüksekova’da lojmanı bulunmayan polis memurları ve kamu görevlilerinin eşleri evlerinden dışarı çıkamamaktadır.
Pek çoğu çocuklarının kaydını bölgedeki okullardan alıp memleketlerinde anne ve babalarının bulunduğu yerlere aldırmaya başladı.

Polis memurları enselerinden kurşun yeme korkusuyla evlerinden iş yerlerine adeta kaçarcasına gidip geliyor.

Çünkü PKK binlerce susturuculu tabanca dağıtmış durumda ve bunlarla cinayetler işlenmeye başlandı bile.

Defalarca talep edilmesine rağmen bürokrasi hantallığı nedeniyle MOBESE sistemi kurulamadı.
Oysa Hakkari ve Yüksekova gibi yerlerde her sokağa kurulmalı ve teröristlere hareket alanı bırakılmamalıydı.

Açılımı silahlı mücadelenin terk edilmesi, Öcalan’la sorunun çözülmesi olarak algılayanlar nedeniyle PKK alan kazanıyor.

PKK her gün asker polis öldürürken; açılımcıların bu baskısı nedeniyle, doğru dürüst operasyon yapılmıyor.

Şunu herkesin kafasına yazması gerekiyor.

Demokratik özerklik tanınsa, Öcalan’ın istediği protokoller imzalansa dahi PKK silah bırakmaz.
Çünkü kazandıkları her şeyi silah sayesinde kazandıklarını düşünüyorlar.

Hatta Ruşen Çakır da Kürtlerin haklarını PKK’nın silahlı gücü sayesinde kazandıklarını açık açık yazdı.

PKK’nın da, BDP’nin de, Öcalan’ın da algısı bu.
Özerkliğin tanınmasından sonra PKK’yı kendi kolluk kuvvetleri ve silahlı gücü olarak konumlandırmayı düşünüyorlar.

Acı ama birileri söylemeli. Hakkari ve Yüksekova’da Özerklik fiiliyata geçmiş durumda.
Sözde Adalet Komisyonları kurulmuş vaziyette ve vergi toplanıyor, cezalar kesiliyor, mahkûmiyetler veriliyor.

AK Parti’nin yüzde 10’dan fazla oy aldığı köylere ve mahallere cezalar çoktan kesildi ve tahsilatlara başlandı bile.

Elektronik sistemlerle korunmamakta direnilen sınırlardan geçen tonlarca patlayıcı Hakkari ve Yüksekova üzerinden Türkiye’ye yayılmış durumda.

PKK yeni anayasa sürecine kadar ortalığı kana bulayacak. Bunun faturası kuşkusuz iktidar partisinin önüne konacak.

Öcalan’la masaya oturarak ya da açılımcıları dinleyerek 3 ay içinde gerçekleşecek dehşet eylemleri durdurulamaz.

Bu tip mücadelelerde rakam çok önemlidir.

PKK 13 mehmetçiği şehit ederken, sen 23 PKK’lıyı öldüremiyorsan masada avantajlı taraf olman ve kazanman mümkün değil.

Bir masa kurulacaksa şu an güçlü taraf Öcalan gözüküyor. Akıtılacak korkunç kanın durdurulması için acilen PKK’ya darbe indirecek operasyonlar gerçekleştirilmeli.

Kandil kesinlikle vurulmalı.

Halk üzerinde baskı kuran illegal terör yapılanması KCK’nın bütün unsurları işledikleri suçların hesabı sorulmalı ve hem suç işleyip hem de elini kolunu sallayarak dışarıda gezmesine müsaade edilmemeli.

Ve Öcalan’ın, Karayılan’ın sözlerini siyasi bir parti lideri konuşuyormuş gibi çarşaf çarşaf yayınlayan bu vesile ile terör örgütünün kamuoyu oluşturmasına fırsat verilmemeli.
Başta Milliyet ve Hürriyet gibi gazetelerin terör örgütünün propagandasına hizmet eden yayınlarına müsaade edilmemeli.

PKK’nın hem askeri kanadı hem propaganda kanadı paramparça edilmeli.
İmralı’daki katilin susturulması konusunda ise ne gerekiyorsa ama ne gerekiyorsa cesaretle yapılmalı.