Sayfalar

PUSULA-2023

29 Temmuz 2013 Pazartesi


PKK seferberlik ilan etti !

PKK seferberlik ilan etti !

PKK'nın Suriye kolu PYD, seferberlik ilan edip Türkiye, İran ve Irak'ta gençleri çağırıyor.

Haber Tarihi: 29 Temmuz 2013 / 07:55

Türkiye sınırındaki Rasulayn ve Tal Abyad’da PYD ile El Kaide bağlantılı radikal dini örgüt El Nusra Cephesi arasında süren çatışmalar, şiddetlenerek geniş alana yayılıyor.

Milliyet'ten Namık Durukan'ın haberine göre El Nusra, tank desteğinde ağır silahlarla PYD mevzilerine kapsamlı saldırı başlatırken, Resulayn ve Ceylanpınar’a açılan sınır kapısının PYD’den alındığı ileri sürüldü. PYD ise saldırının püskürtüldüğünü, El Nusra’nın birçok cephede büyük kayıp verdiğini açıkladı. PYD, El Nusra’ya karşı savaşmak için seferberlik ilan ederken, çok sayıda gencin savaşmak için bölgeye geçtiği ileri sürüldü.

Çatışmalar Tal Abyad bölgesinde de şiddetlenerek sürüyor. Tal Abyad’a bağlı üç köyde süren çatışmalarda 11 El Nusra Cephesi savaşçısının öldüğü ileri sürüldü. Çatışmaların Türkiye sınır hattında uzanan ulaslararası karayolu ile petrol bölgesi Rimelan bölgesinde de şiddetlendiği, Girhok köyünde El Kaide bağlantılı islami grubun denetiminde bulunan Dicle şirketine bağlı petrol istasyonunun YPG güçlerinin eline geçtiği ileri sürüldü.


PYD’den cepheye takviye

İslami grupların birçok noktadan saldırı başlatmasına karşılık cepheye takviye kuvvet gönderilmesi için PYD tarafından Kürt bölgelerinde serferberlik çağrısı yaptı. “Batı Kürdistan Halk İnisiyatifi” adıyla yapılan çağrıda, El Kaide ve bağlı islami grupların bölgede, vahşi uygulamalar gerçekleştirdiği ve yüzlerce Kürdü kaçırdığı ve işkence yaptığı ileri sürüldü. Çağrıda, “Bu nedenle halkımızın seferberlik ruhu ile bu kutsal direnişe katılmaları gerekiyor. Biz Batı Kürdistan Halk İnisiyatifi olarak, tüm Kürt gençlerini yönlerini YPG merkezlerine vermeye ve direnişte aktif biçimde yer almaya çağırıyoruz” denildi.

Seferberlik çağrısı üzerine El Kaide ve El Nusra Cephesi ile savaşmak için Suriye, Türkiye, Kuzey Irak, İran’dan yüzlerce kişinin bölgeye yöneldiği ileri sürüldü.



BOP EKSENİNDE BÜYÜK KÜRDİSTAN PROJESİ



Bayar Dorsky: Kürdistan rüyaydı artık proje oldu
29 Tem 2013 08:08 Samanyolu Haber 
Kürt siyasi tarihçisi Bayar Dosky, Kürtler’in Ortadoğu’daki yeni projesinin Kürdistan projesi olduğunu söyledi. Çok açık söyleyeyim. Kürdistan rüya olmaktan çıktı artık bir projedir. PYD hızlıca hareket edip bu süreçte kendi sınırlarını oluşturmayı hedefliyor. PKK’nın en üst kadroları ve önemli birimleri şu anda Rojava’da. 'Türkiye ’ye yönelik olarak silah bırakır, ancak PKK silah bırakmaz' PKK’nın silah bırakmayacağını vurgulayan Dosky, “Çok açık söyleyeyim. Erbil’deki son konferansla, Kürdistan bir rüya olmaktan çıkıp proje haline dönüşüyor” dedi. Duhok Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Bayar Dosky, Bugün Gazetesi'ne çarpıcı açıklamalarda bulundu. Ulusal Kürt Konferansı öncesinde Erbil’de yapılan ön hazırlık toplantısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konferans Kürtler için son yüzyıldaki en önemli toplantı. Türkiye, Irak, Suriye ve İran Kürtleri bir çatı altında toplanıyorlar. Neden önemli? Kürtler’in Ortadoğu’daki projesinin ve stratejisinin şekillenmesi açısından önemli. Kürtler’in Ortadoğu’daki yeni projesi, Kürt projesi değil, Kürdistan projesidir. Kürtler’in Ortadoğu’daki Kürdistanlaşma hareketidir. Coğrafi bir harekettir. Kürtler’in kendilerini ait hissettikleri coğrafyayla ilgili, dört parçadaki Kürtler’in birbiriyle olan ilişkisi ve her parçanın içinde bulunduğu devletle olan ilişkisine dair bir harekettir. Bu konferansın amacı,Kürtler’in ortak hedefte buluşabilmesi, ortak bir fotoğraf, strateji oluşturmasına, bütün dünyada tek ses olmasına dönük bir konferans. KÜRTLER ARTIK ÇOK FARKLI Kürtler bu konferanstan ne bekliyor? 2013, 1991-92’den farklıdır. 2013 Kürtleri, 91-92 Kürtleri’nden çok çok daha farklı. Bu konferans gösteriyor ki, Kürtler’in içinde elit bir tabaka ortaya çıkmış ve Kürtler için bir strateji oluşturacak güce ulaşmış. İdeolojik farklılıkların ortadan kaldırılması esas alınıyor. Farklı Kürt partilerinin ideolojik saplantılardan uzak, Kürtlük esasında birleşmeleri öngörülüyor. Bu konferansla kardeş katli ve partiler veya gruplar arasındaki rekabet arkada bırakılacak, ortak çatı altında, ortak gayelerini konuşacaklar. Uluslaşma temelinde dört parçanın bir araya gelebildiği gösterilecek. Nedir bu ortak gaye? Çok açık söyleyeyim. Kürdistan rüya olmaktan çıktı artık bir projedir. Bu konferansla, Kürdistan rüya olmaktan çıkıp proje haline dönüşüyor. TÜRKİYE’NİN BİLGİSİ VAR Bir bağımsız Kürdistan devletinin kurulması için yol haritası mı hazırlanacak bu konferansta? Bu,Türkiye’den habersiz, Türkiye’nin bilgisi dışında yapılan bir konferans değil. İran’ın bilgisi dışında yapılan bir hareket değil. Burada en önemli söylem barıştır. Her bir parçanın, içinde olduğu devletle ilişkisi ve birbirleriyle ilişkisi ele alınacak. Bakın Asya’da beş Türk ülkesi var, bunlar nasıl Rusya’ya yönelik bir tehdit değilse, dört parçadaki Kürtler de Türkiye’ye yönelik bir tehdit değil. Bahoz 4 gün önce Suriye’ye geldi Salih Müslim Türkiye’ye geldi, PYD’nin Rojava’daki konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bakan Davutoğlu, daha önce Salih Müslim ile iki kez görüştüklerini belirtti. PYD orada bir yapı kurmuş, tek onun ilanı kalmış. Yani özerkliğin ilan edilmesi. PYD’nin sözcüsü Şerzad Adil Yezidi, Suriye’de Kuzey Irak Yönetimi’ne benzer bir yapı kurmak istediklerini açıkladı. PYD şu anda askeri güce, emniyet gücüne sahip, sınırları çiziyor, günlük yaşama ilişkin de idare gücüne sahip. Bir yıl önce Suriye’de farklı bir durum söz konusuydu ancak bugün artık uluslararası güçler Esed’in kalmasını istiyor, bundan dolayı PYD de hızlıca hareket edip bu süreçte kendi sınırlarını oluşturmayı hedefliyor. De facto yapılar oluşturuyor. Planlar değişti, çünkü var olan mevcut yapının devam edeceği öngörülüyor. Bu süreç içerisinde ne kadar kazanım elde edilebilirse onlar elde edilmeye çalışılacak. Esed o bölgeyi PYD’yemi bıraktı? Esed PYD’ye bırakmadı ancak Esed açısından bugün PYD’nin elinde olması, Nusra veya Özgür Suriye Ordusu’nun ya da Türkiye’ye yakın bir grubun elinde olmasından daha tercih edilebilir bir durum. Öcalan ile Türkiye arasındaki ittifakın temel konularından birisi de Rojava’dır. Bahoz Erdal, 4-5 gün önce Rojava’ya geldi. Suriye sınırı Kürdistan sınırı olacak Türkiye’nin Suriye sınırı, Türkiye ile Araplar arasında bir sınır olmaktan çıkacak mı? Türkiye ile Kürdistan sınırı olacak. Bugün Kürtler’in orada olması, İran benzeri bir yapıda kurulabilecek Suriye’den daha kazanımlı olur. Bununla birlikte Kürtler, daha önceki Suriye’den daha zayıf bir komşu olur. Suriye’nin bölüneceğini mi düşünüyorsunuz? Ben bölüneceğine inanmıyorum ancak zayıf bir devlet modeline dönüşeceğine inanıyorum, Irak’a benzer bir yapı haline gelecek. İsrail düşmanlığına sahip bir devlet olmaktan çıkacak. Kürtler’in güçlenmesi bir İsrail projesi mi? İsrail, Kürtler’i Irak’ta, Suriye’de, Türkiye’de istiyor. Kürtler’in Irak’ın içinde olmasını istiyor. Kürtler Irak’tan ayrılırsa Irak’ta Şii çoğunluk oluşur, bu yapı Esed-Hizbullah, İran ile birlikte olur ve İsrail’e karşı olur. Kürtler de Rojava‘da Suriye’den koptukları vakit Şii çoğunluk ortaya çıkacaktır. Bundan dolayı İsrail Büyük Kürdistan fikrine karşıdır. PYD, Barzani’den daha güçlü PYD üzerinde PKK’nın etkisi nasıl? PKK’nın en üst kadroları ve önemli birimleri şu anda Rojava’da. Karayılan, “Rojava’yı yalnız bırakmayız” dedi, daha da önemlisi PKK kadrolarının önemli kısmı Rojavalıdır. Şimdi düşünün tesiri ne kadar olur. PKK askeri gücünü Türkiye’den çekip Suriye’ye mi gönderiyor? Bunu herkes biliyor, 2 yıl önce 500 ila 2 bin PKK elemanı Rojava’ya gitti. Son zamanlarda oraya üst düzey yöneticileri gitti. Orada sadece silahlı güç rolünü taşımıyorlar, sosyal yaşamın devamını sağlıyorlar, eğitim-öğretim faaliyetlerinde de bulunuyorlar. Barzani, Suriye’ye göndermek için peşmerge eğitmişti, kontrolü PKK’ya mı bıraktı? Evet. PYD, Barzani’den daha mı güçlü şimdi oralarda? PYD orada daha güçlü, bu da silah gücüdür. Türkiye’den toprak istenmiyor “Bağımsız Kürdistan” dendiğinde Türkiye’den toprak istenmediğini söyleyen Bayar Dosky, “Belki Türkiye toprak alacak” dedi Bağımsız Kürdistan için mesela Türkiye’den toprak talebi barışçı bir dille mi olur? Bu Türkiye toprak verecek anlamına gelmiyor, belki Türkiye toprak alacak. Çatışmanın ortadan kalkması Türkiye açısından da önemli bir kazanımdır. Türkiye’nin şu anda Kürtler ile birlikte yaşama korkusu yok, toprak kaybetme korkusu var. “Bağımsız Kürdistan” dediğimizde Türkiye’den toprak istenmiyor. Ortak bir çatı altında toplanmalarının şartı sınır çizilmesi değil. Bence Türkiye’deki PKK’lılar Türkiye’den kopmak istemiyorlar. 2003’te Irak bitti. Yalnız Kürtler Irak’ın ayakta durmasını sağladı, Irak hükümetini destekledi. 2003’ten bu yana Kürtler’in iktisadi ve askeri güçleri, dış ilişkileri Irak hükümetinden daha güçlü. Irak tarihinde, Irak hükümeti hiç bu kadar güçsüz olmamıştı, buna rağmen Kürtler Irak’tan ayrılmadılar. Türkiye’de yaşayan Kürtler’in hakları, hukukları anayasa ile teminat altına alınırsa Türkiye’den ayrılmazlar. Barzani’nin nasıl bir rolü var bu projede? PKK’nın, Barzani’nin bu yapının esas dinamiklerinden biri olmasını, mimarlığını kabul etmesi çok önemli bir nokta. Barzani artık Kuzey Irak’ın lideri değil, liderliği dört bir parçaya yayılmış durumda. Barzani konuşurken artık sadece bir partinin başkanı, bir bölgenin başkanı olarak değil, dört parçadaki Kürtler’in adına söylem sahibi biri oluyor. Kuzey Irak, bütün Kürtler adına söylem üretebilecek bir merkez halini alıyor. Erbil, Kürt milliyetçiliğinin merkezi haline geldi. Galiba bunu Barzani PKK’nın izniyle yapıyor. Elbette, PKK’nın izniyle oldu. Öcalan’ın Erbil’deki toplantıya Ahmet Türk ve Selahattin Demirtaş aracılığıyla gönderdiği mektubun yarısı, Barzani ailesine övgüleri içeriyor. Öcalan, 1980’lerde İdris Barzani ile, Kürdistan’ın ulusal bir hareket kurabilmesi için 11 kez görüşmüştü. Mektubunda da 3 kişiye, Mesud Barzani’ye, Neçirvan Barzani’ye ve Talabani’ye selam gönderiyor. Yani, üç kişiden ikisi Barzani’nin ailesi. PKK ve Kuzey Irak Yönetimi artık Kürtler adına söylem üretebilen yegâne kurumlardır. Öcalan bu yapıda en önemli aktör mü? Önemli aktörlerden biri, en önemli değil. Konferanstaki temsilcisinin sandalyesi Neçirvan Barzani ile Mesud Barzani’nin arasındaydı. Birliktelikleri ne kadar güçlü olursa Kürtler’in kazanımları o ölçüde artacaktır. PKK elindeki hançeri bırakmaz Türkiye’de başlayan bir çözüm süreci var, sizce PKK silah bırakacak mı? Türkiye’ye yönelik olarak silah bırakır, ancak PKK silah bırakmaz, bırakamaz çünkü mesela Suriye’deki Kürdistan’ın oluşumunda PKK’nın silahlı güçleri etkili. Ortadoğu’da silah sahibi değilsen saygınlık kazanamazsın, Ortadoğu’nun realitesi budur. George Washington’un bir sözü vardır, “Barışa giderken büyük bir hançere sahip olman gerekiyor” der. PKK elindeki bu hançeri bırakmaz. PKK sadece Türkiye’ye yönelik bir hareket değil, dört parçaya yönelik bir hareket. Çözüm sürecinde Türkiye’ye karşı silah kullanmayacağı açık ancak yarın ne olacağı belli değil. Bu süreçte Türkiye’de artık bir çatışma olmaz ancak Ortadoğu’da savaş hali var ve bu halde PKK’nın elindeki gücü bırakacağını düşünmek anlamsız olur. Ama Barzani artık en önemli silahın diyalog olduğunu söylüyor, siyaset mi yapıyor? Barışın korunması için silah gereklidir. Kürtler Kürdistan bölgesinde savaşıyor, İstanbul’da savaşmıyor. Dört parçada PKK’nın güçlenmesi, Barzani’nin elini zayıflatmaz mı? Buna dair bir şey söyleyemem ancak 2 yıl içerisinde Barzani’nin K. Irak Bölgesel Yönetimi Başkanlığı tamamlanıyor, artık başkanlık yapamayacak. Gelecek yıl KDP’nin kongresi var. Kürdistan artık bir parti ya da kişiye bağlı bir yapı olmaktan çıkıp kurumsal bir yapıya kavuşmuştur. Erbil’deki toplantıda, katılanların bir partinin temsilcisi olarak değil Kürt milletinin temsilcisi olarak katıldıkları belirtildi. Ortadoğu’daki bütün ülkelerin birbiriyle olan ilişkisi kötü ancak Kuzey Irak yönetiminin Türkiye ile, İran ile, Irak ile, Rusya ile, ABD ile ilişkisi var. Şam’la kötü değiller ama Özgür Suriye Ordusu ile de kötü değiller. Türkiye dışında hiçbir zaman da ilişkide oldukları bu ülkelerle çatışma yaşamadılar. İran ile yaşamadı mı? 2-3 hafta önce Kuzey Irak ile İran ekonomi anlaşması yaptılar. Geçtiğimiz 6 ay içinde aralarında 4 milyar dolarlık bir ticaret hacmi oluştu. Aralarındaki ticaret hacmi son 2 ay içinde yüzde 200 arttı. Bugünkü Kürtler 1991’in Kürtleri değil. Türkiye çok büyük bir ülke ancak Kürtler de iyi oyuncudur. Siyaset de zaten oyun işidir.

28 Temmuz 2013 Pazar

PKK'NIN SURİYEDEKİ İTİNDEN ACI İTİRAF; YOKSA TÜRKİYE SURİYEDEKİ SÖZDE PKK UZANTISI KUKLA KÜRT DEVLETİNİ TANIDIMI(?)

 MÜSLİM: TÜRKİYE SURİYE'DE ÖZERKLİĞİ KABUL EDECEK

PKK, PYD, terör, örgüt, Suriye, Türkiye, özerklik, Salih Müslim, haber, haberler, güncel haberler
Güncel - 28 Temmuz 2013 16:09

Terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı PYD'nin lideri Salih Müslim, Türkiye ziyaretine ilişkin yaptığı açıklamalarda, dikkat çeken iddialara yer verdi.

Terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı PYD'nin lideri Müslim, "Türkiye’nin Suriye'de demokratik özerklik tanıyacağı"nı iddia etti.
İşte T24'ün dikkat çeken o haberi:
İki gündür Türkiye’de bulunan, Kürt Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eş Başkanı Salih Müslim, Türk yetkililerle Rojava gündemiyle yaptığı görüşmelerin ardından demokratik özerklik tartışmalarıyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.
T24’e konuşan Salih Müslim, görüşmelerde Suriyeli Kürtlerin özerklik talebinin gündeme geldiğini ve ‘Ankara’nın Kürt Yüksek Konseyi’nin muhalif Suriye Ulusal Koalisyonu ile anlaşması halinde, Türkiye’nin Rojava'da Kürtlerin ilan edeceği demokratik özerkliği tanıyacağını’ söyledi.
Müslim’ün konuşmalarının satırbaşları:
‘Sınır kapıları insani yardım için açılacak’
“Buraya, Dışişleri Bakanlığı’nın davetiyle geldik. Görüşmelerimiz çok olumlu ve karşılıklı anlayış içerisinde gerçekleşti. Bu görüşmenin her iki taraf için de çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Türk yetkililerin PYD’nin Türkiye’nin düşmanı değil dostu olduğunu anladığı izlenimini edindim. Birçok noktada Türk yetkililerinin kaygıları vardı. Biz bu kaygıların olduğunu biliyorduk. Bu görüşmeyle birlikte, yeni bir sayfanın açıldığını söyleyebiliriz. Türkiye ile güven sorunu yaşamıyoruz. Türkiye, Beşşar Esad rejiminden dolayı Suriye’de yaşanan iç savaştan dolayı, Rojava halkının yaşadığı zorlukları anladığını söyledi. Yetkililer, Türkiye’nin El Nusra’ya destek verdiği iddialarını da yalanladı. Bu noktada, Kızılay ve Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) aracılığıyla Rojava halkına yardımda bulunacaklarını söylediler. Güney sınır kapıları, insani yardımlar için açılacak.”
‘Ankara özerkliğe yeşil ışık yaktı’
“Ayrıca, biz bölgede daha önce geçici bir yönetim kurulması iradesi olduğunu beyan etmiştik. Türkiye, geçici yönetimi destekleyeceğini söyledi. Bu geçici yönetimin içerisinde toplumun bütün kesimleri yer alacak. Türk yetkililer, Suriye’de kalıcı bir çözüm bulununcaya kadar, bütün Kürt partilerinin, Türkmenlerin, Asurilerin, Arapların birlikte oluşturacağı geçici bir yönetime sıcak bakacaklarını söyledi. Yetkililer, ayrıca, Kürt Yüksek Konseyi, Suriye Ulusal Koalisyonu ile anlaşarak demokratik özerklik ilan ederse, Türkiye’nin bu özerkliği kabul edeceğini belirtiler.”
‘İmralı’ya gittiğim iddiası doğru değil’
“Görüşmede PKK ve Öcalan konusu hiç konuşulmadı. Yalnızca, Suriye özelinden bir görüşme gerçekleşti. İmralı’ya gittiğim haberleri Türkiye basınında yer aldı. Böyle bir şey söz konusu değil. Ancak, gelecek sefer ya da başka bir zaman böyle bir teklif olursa, gitmek isterim. PYD’nin burada olması Türkiye ile yeni bir sayfa açıldığının kanıtı. Türkiye ile ilişkilerimizde birçok şey değişti. Türkiye’nin bizi anlamaya başladığını görüyoruz.”
ABD’nin kaygılarını giderebiliriz
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki’nin " PYD’nin, Suriye'de, bağımsız Kürt bölgesi ilan edeceklerine dair basında yer alan haberlerden çok kaygılıyız. Böyle bir deklarasyon, Araplar ile Kürtler arasındaki tansiyonu artıracak ve aşırılık yanlılarına durumdan istifade etme fırsatı yaratacak olması itibariyle çok provokatif olacaktır" sözlerini de değerlendiren Müslim, “Bunlar ABD’nin kendi görüşleridir. Böyle kaygıları olabilir ancak biz bunu gidermeye hazırız. ABD ile Türkiye eskiden aynı noktadaydı, Türkiye’nin kaygılarını giderdik. ABD davet ederse, Washington’a gidip onlarla da görüşebiliriz. ABD’nin kaygılarını Türkiye de giderebilir. Ya da biz giderek ABD’nin kaygılarını giderebiliriz” şeklinde konuştu.
T24

26 Temmuz 2013 Cuma

PKK'NIN ELİ KANLI İTİNDEN İTİRAF



Bayık'tan Bomba İtiraf!

KCK'nın başına geçen Cemil Bayık, çözüm sürecine nasıl gelindiği ve devam eden aşamalarla ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Bayık'tan Bomba İtiraf!
26 Temmuz 2013 Cuma 09:56
Murat Karayılan'ın ardından KCK koltuğunu devralan Cemil Bayık ANF'ye çözüm süreci ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Hükümetin 2012'de yürüttüğü operasyonlarla örgütün bitirilmek istendiğini belirten Bayık, PKK'ya yönelik bu tasfiye planını müzakere masasına oturmakla boşa çıkardıklarını ifade etti.
Örgütün talepleri karşısında AK Parti'nin sıkıştığını iddia eden Bayık, "Önderliğin koşulları değiştirilmeli, sürece aktif katılımı sağlanmalı ve özgürlüğü için adımlar atılmalıydı." dedi. Bayık, yol ve baraj yapımlarının kabul edilemez olduğunu vurguladı.
PKK'nın 'savunma güçlerinin' büyütülmesi ve sağlamlaştırılması hedefini açıklayan Bayık, KCK sisteminin de geliştirileceğini kaydetti.
İşte Bayık'ın açıklamalarından dikkat çeken bölümler:
"2012'DE BİZİ BİTİRMEK İSTEDİLER"
"Sömürgeci Türk devleti 2012 yılında hareketimizi ezmek, bitirmek istedi. Bunun için tüm imkanlarını sınırsız seferber etti ve sonuç almak istedi. Buna karşı başta İmralı’da Önder Apo, dağlarda kahraman gerillamız, Türkiye zindanlarında binlerce yurtseverimiz, kadromuz tarihi bir direniş sergiledi. Bunun yanında Rojava’da halkımız bir devrim gerçekleştirdi.
"APO'YLA MÜZAKEREYE MECBUR ETTİK"
Tüm bunların birbirini tamamlaması sonucunda hareket üzerinde yürütülen tasfiye planı tasfiye edildi, sömürgeci devletin tüm politikaları boşa çıkarıldı. Bu durum, Türk devletini İmralı’da Önder Apo’yla müzakere masasına oturtup diyalog geliştirmeye mecbur etti. Türk devleti ve hükümeti önderlikle diyaloga girmişse bu, halkımızın ve hareketin büyük direnişi ve gücü sayesinde olmuştur.
"AK Parti HÜKÜMETİ SIKIŞTIRILDI"
Kürdistan, Türkiye ve uluslararası kamuoyunda “Kürt özgürlük hareketi ve Önder Apo atması gereken adımları attı, üzerine düşeni yaptı; artık Türk devleti ve AKP hükümetinin adım atması gerekir” ortak düşüncesi gelişti. Birçok çevre Türk devleti ve AKP hükümetinden bu yönde somut adımlar atmasını talep etti. Bu talepler karşısında hükümet çok ciddi bir sıkışma yaşadı.
"ÖCALAN'IN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN ADIM ATILMALI"
Türk devleti ve hükümeti ikinci aşamaya, önderliğe, PKK’ye ve Kürt halkına ciddi yaklaşmalıdır. Şimdiye kadar geliştirilen yaklaşımları doğru ve ciddi görmüyoruz. Önderliğin koşulları değiştirilmeli, sürece aktif katılımı sağlanmalı ve özgürlüğü için adımlar atılmalıydı.
"BARAJ, YOL YAPIMINI KABUL EDEMEYİZ"
Eğer Önderliğin koşullarında bir değişim olmazsa, karakol, yol ve baraj yapımları durmazsa, çetelerin sayısının artırılmasından vaz geçilmezse, İmralı’da gerçekleşen mutabakat çerçevesinde adımlar atılmazsa biz, halkımız ve demokrasi güçleri bunları kabul edemeyiz.
"SAVUNMA GÜÇLERİMİZ BÜYÜTÜLÜP SAĞLAMLAŞTIRILMALI"
Bu süreçte önderliğin de belirtiği meşru savunma güçlerimiz kendilerini ideolojik, örgütsel ve meşru savunma anlamında daha güçlü eğitmeli, büyütmeli ve sağlamlaştırmalıdır.
"KCK SİSTEMİ GELİŞTİRİLECEK"
KCK sistemi, temel ayakları olan akademiler, komünler, kooperatifler, topluluklar ekonomisi ile geliştirilecektir. Bunlar üzerinden de her yerde meclisler kurmamız gerekecektir.
Biz özgürlük ve demokrasi arayışı olan tüm inanç, etnisite ve kültürleri, Süryaniler, Ermeniler, Yahudiler ve Rumları da özgürlük mücadelesi yanında, içinde daha güçlü yer almaya çağırıyoruz.

24 Temmuz 2013 Çarşamba

ELİ KANLI APO HAİNİNİN BÜYÜK İTİ YILAN BAŞININ BÜYÜK KÜRDİSTAN İDEALİ



KARAYILAN: RÜYAMIZ '4 PARÇANIN' BİRLİĞİ

Murat Karayılan, KCK, PKK, çözüm süreci, terör, örgüt, haber, haberler, güncel haberler
Güncel - 18 Temmuz 2013 08:47

Karayılan, sürecin tıkanabileceği yönündeki “bir hafta” uyarısının, verilmeyen bir mektuptan kaynaklı olduğunu belirtti. O mektupta ne vardı?..


KCK Genel Başkanlık Konseyi Üyesi Murat Karayılan, sürecin tıkanabileceğine ilişkin uyarılarının ardından verilmeyen mektupu aldıkları ve sorunun çözüldüğünü söyledi. Karakol ve baraj yapım projelerinden, koruculuk sisteminin sürmesinden, KCK tutuklularının serbest bırakılmamasından rahatsız olduklarını da belirten Karayılan, "Halkımız yıllardır her 4 parça arasında kurulacak olan ulusal bir birlik platformunu düşlemektedir. Ümit ediyoruz ki halkımızın bu rüyası gerçeğe dönüşecektir.” dedi.

Çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Karayılan, sürecin tıkanabileceği yönündeki “bir hafta” uyarısının ise verilmeyen bir mektuptan kaynaklı olduğunu ifade ederek, “Bu mektup sonradan verildi. Mektup verilmemiş olsaydı, tıkanma yaşanacaktı” dedi.
Radikal'in haberine göre, Karayılan, uzun mesafeli telsiz aracılığıyla Türkiye ve Kuzey Irak’taki PKK’lılara seslendi. Sürece ilişkin bilgileri paylaşan Karayılan, geçtiğimiz haftalarda yapılan Kongra-Gel 9. Genel Kurulu’nun kararları hakkında PKK’lıları bilgilendirdi ve örgüte yönelik bazı uyarılarda bulundu.
BDPli Gür: Süreç Kürdistana Götürecek
İşte Karayılan’ın konuşmasında dikkat çeken bölümler…
YENİ YÖNETİMİMİZ SÜRECİ YÜRÜTME KONUSUNDA TAM YETKİLİDİR
İçinde bulunduğumuz süreçte hareketimizin politikaları üzerine kararlar alındı ve bir perspektif yenilenmesine gidildi. Genel Kurulumuz, Önder Apo’nun geliştirdiği Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa Süreci’nin devam etmesi yönünde karar aldı. Bu karar aynı zamanda hareketimizin sürece ne denli stratejik yaklaştığını gösteren bir karardır. Hareketimiz bu genel kurulunda sürecin gelişmesi yönünde yapılması gerekenleri kapsamlıca tartışmıştır ve yeni yönetime devletin attığı adımları ve sürecin gerekliliklerini de göz önünde bulundurarak bu süreci yürütme yetkisini vermiştir. Yani yeni yönetim süreci gerekirse durdurabilir, gerekirse geliştirebilir. Bu konuda gerekli inisiyatif verilmiştir.
HÜKÜMET AKİL İNSANLARIN RAPORLARINI DİKKATE ALMADI
Tabii bu kararımız ve yaklaşımımız herkes tarafından doğru anlaşılmalıdır. Çünkü yılbaşından beri bu sürecin gelişmesi için hareket olarak üzerimize düşen tüm görevleri yerine getirmiş durumdayız. Ancak Türk devleti ve hükümeti, hareketimizin bu yaklaşımları karşısında adım atmak yerine farklı çabalar içerisine girmektedir. Özellikle son bir ay içerisinde birçok adım atabilecekken somut hiçbir şey yapmamıştır. Örneğin Akil İnsanlar Komisyonu’nun raporlarını sunmasının ardından hükümetin de adım atması bekleniyordu. Ama atmamıştır, tersine kendisini kapalı tutmuştur. Halbuki Akil İnsanların raporlarından bile yola çıksa birçok konuda adım atılabilirdi.
DEVLETİN MEVCUT TUTUMU, HALKIMIZDAKİ KUŞKULARI ARTTIRMAKTADIR
Ancak bunun yerine özel görevlendirdiği bazı köşe yazarları ve TV programcıları yoluyla hareketimize cevaplar vermiş, adeta çaldığı minareye kılıf uydurmaya kalkmıştır. Karakol ve baraj yapım projeleri durdurulmamış, koruculuk sistemini daha da geliştirme arayışına girmiş, doğaya karşı işlenen suçlar had safhaya çıkarılmış, tamamen keyfi bir şekilde tutuklanmış Kürt siyasetçilerinin esaret hallerine devam edilmiş, hasta tutsaklar serbest bırakılmamış ve yapılabilecek birçok şey yapılmamıştır. Zamanın ruhuna uygun davranılmamış, bütün bu haksız uygulamalara demokratik tepkisini gösteren halkımıza karşı Lice’de görüldüğü gibi sert müdahale edilmiş, Lice’de Medeni Yıldırım şehit edilmiştir. Bu, büyük bir zulüm ve hakarettir. Bir de yavuz hırsız misali gerçekleri ters yüz etmektedirler. Bu uygulamalar karşı tarafın niyetini ortaya koymaktadır ve bu çelişkili durumlar hareketimizdeki ve halkımızdaki kuşkuların artmasına yol açmaktadır. İster istemez insanın aklına, “eğer iyi niyetlilerse niye böyle yapıyorlar?” sorusu geliyor.
PKKlı Karayılan Açık Açık Tehdit Etti
‘BİR HAFTA’ AÇIKLAMASI, MEKTUP VERİLMEDİĞİ İÇİNDİ
Bu sürecin mimarı ve başlatanı, herkes biliyor ki Önder Apo’dur. Ama Önder Apo hala tecrit altında tutulmaktadır; koşullarında herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Oysa süreci yönetmek ve yürütmek için bu tecride son vermek ve koşullarını değiştirmek gerekli bir durumdur. Ayrıca yaşanan sağlık sorunları vardır. Bu konudaki istemler cevapsız bırakılmasına rağmen Önder Apo çözümün ilerlemesi için ciddi çabalar sergilemekte, ikinci aşamada yapılması gerekenlere ilişkin bir mektup devlete yazmış, bir mektup ise hareketimize yazmıştır. Yanına giden heyete ise “eğer bu mektup size verilmezse demek ki adım atmak istemiyorlar” demiştir. Aradan geçen zaman diliminde mektup verilmedi. Mektubun verilmemesi nedeniyle, kongre ardından yapılan bir panelde bir haftalık bir sürenin kaldığını, eğer hükümet aynı tutumunu devam ettirirse, bir hafta içerisinde bir değişiklik yapmazsa, bu sürecin tıkanmaya gideceğini söyledik. Bunu mektuba el konulduğu ve bize verilmediği için dile getirdik. Açık ki biz orada boş sözler söylemedik, boşuna da konuşmadık ve kimseyi de tehdit etmedik, gerçeği olduğu gibi ifade ettik. Bu mektup sonradan verildi. Mektup verilmemiş olsaydı, tıkanma yaşanacaktı. Biz Önderliğimizin geliştirmiş olduğu sürecin başarılı olmasını istiyoruz ama bu süreç bir ayakla yürümez. Devletin ve hükümetin de üzerine düşenleri yapması gerekmektedir.
MEKTUPLAR SÜRECİN ÖNÜNÜ AÇMAYI HEDEFLİYOR
Önderliğimiz bu mektubunda, sürecin daha rahat ilerleyebilmesi için devletin yapabilecekleri konusundaki görüşlerini sunuyor. Devletin daha rahat adım atabileceği ve hareketimize bu anlamda güven verebileceği konuları dile getiriyor ve 8 komisyonun kurulmasını öneriyor. Bunlar; Hukuk Komisyonu, Sosyo-Ekonomik Komisyon, Misakı Milli Komisyonu, Kadın Özgürlüğü Komisyonu, Ekoloji Komisyonu, Sivil Toplum Komisyonu, Güvenlik Komisyonu, Hakikatleri Araştırma ve İzleme Komisyonu’dur. Kürt sorununun çözümü yolunda Önder Apo’nun ciddi çabaları var ve devletin de bu ciddiyete göre yaklaşması önem arz etmektedir.
ÇÖZÜM SÜRECİ PROJESİNİN ARKASINDAYIZ
Önderliğimiz bu çabalarıyla sürecin önünü açmak istiyor; bizim ve devletin yapması gereken şeyleri tekrardan izah ediyor. Bunlarla devleti adım atmaya teşvik ettiği gibi, bizlerde de oluşan kaygıları gidermek istiyor. Umuyoruz ki devlet bu konuda doğru yaklaşır ve sürecin gerektirdiği şekilde adımlar atar. Biz hareket olarak kendi açımızdan netiz; Önderliğimizin sunmuş olduğu projenin arkasındayız. Kurulumuz da Batı Kürdistan siyasetinin bu çabalarını değerlendirdi ve yerinde gördü. Çünkü gerçekten bu dönemde Batı Kürdistan’da böyle bir çıkış, yani ikinci yılında devrimi yeni bir aşamaya taşımak doğru ve yerinde bir şeydir.
AKPli İdris Bal: Kürdistan Kurulabilir
ULUSAL KONFERANS ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE GERÇEKLEŞECEK
Bilindiği gibi Önderliğimiz 4 konferans için çağrı yapmıştı. Bunlardan 3’ü (Türkiye, Kuzey Kürdistan ve Yurtdışı Konferansları) yapıldı. Şimdi ise Ulusal Konferans gündemdedir. Eğer hesapta olmayan farklı bir engel çıkmazsa önümüzdeki dönemde gerçekleşecektir. Bu temelde çalışmalar ve görüşmeler devam etmektedir. Önemli gelişmeler de vardır. Halkımız yıllardır her 4 parça arasında kurulacak olan ulusal bir birlik platformunu düşlemektedir. Ümit ediyoruz ki halkımızın bu rüyası gerçeğe dönüşecektir.”
Radikal

PKK'NIN SURİYEDEKİ İTİ KONUŞTU




PYD SALİH MÜSLÜM: BATI KÜRDİSTAN DEVLETİNİ KURACAĞIZ

salih müslim, pkk, pyd, suriye, esed, suriye'de pkk devleti, kuzey ırak, kck,
Dünya - 22 Temmuz 2013 09:59

PKK'nın Suriye uzantısı Salih Müslim, Suriye'de otonom bir hükümet kurmak istediklerini, 2007 yılından bu yana bunu planladıklarını açıkladı.


Suriye’de kriz bitmez. Biz geçici otonom hükümet kuracağız. 2007 yılından beri bunu planlıyoruz”

Suriye’nin Türkiye sınırında bulunan Rasulayn kasabasını ele geçiren ve buraya PKK bayrağı çeken PKK’nın Suriye kolu Demokratik Birlik partisi (PYD), “Devlet kurma niyetimiz yok” sözünden caydı. Vatan'ın haberine göre, PYD lideri Salim Müslim, dün AFP ajansına yaptığı açıklamada, Suriye’de yaşayan Kürtlerin “geçici” olarak otonom bir hükümet kurma planı olduğunu açıkladı.
‘Batı Kürdistan’
2007 yılından beri Suriye’de bir otonom hükümet kurma planlarının olduğunu kaydeden Salim, “Bize göre Suriye’deki savaş yakın bir zamanda sona ermeyecek. Bizim kendi kendini yönetebilen bir ‘Batı Kürdistan’ devleti kurmaya ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.
“Batı Kürdistan” ile Suriye’nin kuzeyinde bulunan ve Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgeleri kastettiğini belirten Müslim, Halep’in bir bölümü ve Haseki bölgesinin de kuracakları otonom yönetimin kontrolünde olacağını öne sürdü. Kuracakları hükümetin kesinlikle geçici olacağının altını çizen PYD lideri, “Suriye’nin geleceği konusunda tam bir anlaşmaya varıldığında kurduğumuz otonom hükümet de son bulacak” diye konuştu.

‘İç Anayasa hazırlığı’
Aynı ajansa konuşan Batı Kürdistan Yüksek Kürt Konseyi de (YKK) hükümet kurma planını doğruladı. YKK sözcüsü Şirzad İzidi, “Aynı Irak Kürtleri gibi bir hükümet kuracağız. Kuracağımız hükümet geçici olacak ve Kürt bölgesindeki seçimleri organize edecek” dedi. İzidi ayrıca Kürt grupları arasında bir iç anayasa yazma konusunda da görüş birliği olduğunu öne sürdü.
Vatan

23 Temmuz 2013 Salı

PKK'NIN SICAK DENİZLERE İNME İDEALİ

PYD'NİN HEDEFİ YENİ PETROL HATTI

Dünya - 23 Temmuz 2013 12:45

Suriye'deki iç savaştan faydalanarak Esed'in desteğiyle özerklik hayalleri kurmaya başlayan PYD'nin gerçek amacı ortaya çıktı.



Suriye'de muhaliflere savaş açan PKK'nın uzantısı PYD'nin asıl hedefi, K. Irak petrollerini Akdeniz'e ulaştıracak yeni bir koridor açmak. Örgüt, Rasulayn'ın ardından Telabyad'a saldırarak, Lazkiye'den denize açılma planında ikinci adımı attı.

Suriye'deki iç savaştan faydalanarak Esed'in desteğiyle özerklik hayalleri kurmaya başlayan Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) gerçek amacı ortaya çıktı. Yeni Şafak'ın haberine göre,PYD'nin, Suriye'nin kuzeyinde hakimiyeti ele geçirip, Kuzey Irak petrollerinin Akdeniz'e taşınmasını sağlayacak bir hattın oluşmasını sağlamayı amaçladığı belirtildi. Bu planla, Kerkük-Yumurtalık hattının yanı sıra ikinci bir petrol boru hattının da bitmek üzere olduğu Türkiye devre dışı bırakılacak.

suriyesinir.png

PKK'nın yönetici kadrosunda yaşanan değişimle başlayıp, Telabyad'a kadar uzanan PYD-Nusra savaşıyla devam eden sürecin arka planında PYD'nin Akdeniz'e açılma planı çıktı. Rasulayn sonrası Telabyad'a geçen PYD'nin buradan Afrin'e geçeceği ve Afrin merkezli yaşanacak çatışmalar sonrası Lazkiye'nin kuzeyinden Akdeniz'e açılacak bir koridor peşinde olduğu belirtildi.

ÇATIŞMALARIN MERKEZİ AFRİN

Kuzey Suriye'nin Nusaybin sınırında bulunan Kamışlı kentinden başlayarak sırasıyla, Rasulayn, Telabyad, Ayn Al Arab ve Hatay sınırında bulunan Afrin'e kadar uzanan ve Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı bölgelerde planlanan çatışmalar hız kazandı. Rasulayn'ı ele geçiren PYD güçleri ile El Kaide'ye yakınlığıyla bilinen El Nusra arasında söz konusu bölgelerde şiddetli çatışmalar, PYD'nin hedefinin Afrin merkezli çatışma ortamı olduğu belirtildi. Bu şekilde Suriye'nin batısına adım adım yaklaşacak olan PYD güçlerinin, özellikle Azaz bölgesinde konuşlanmış durumda bulunan ve sayıları 10 binden fazla olan Özgür Suriye Ordusu güçleri ile başedebilecek askeri gücünün bulunmadığı belirtiliyor.

DENİZE AÇILACAKLAR
Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı bölgelerde varlığını Kandil'den gelen destekle de hissettirmeye başlayan PYD ve silahlı kanadı YPG'nin Afrin'in ardından Lazkiye'nin kuzeyindeki koridordan Akdeniz'e açılma planını uygulamaya soktuğu ifade edildi. Söz konusu planın başarıya ulaşması halinde ise PYD ile anlaştığı öne sürülen Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'nin, elinde bulunan petrol rezervini bu koridordan rahatça dünyaya pazarlama fırsatı bulacağı belirtildi.
PAZARLIK KOZU
PYD'nin bu planıyla, Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattı ve bu hattın dışında bitmek üzere olan ikinci petrol boru hattı ile Irak petrolünün dünya pazarlarına açılmasına olanak sağlayan Türkiye'nin de devre dışı bırakılmasını amaçladığı öğrenildi. PKK'nın Suriye'deki uzantısı PYD'nin bu kozunu Türkiye'ye karşı pazarlık unsuru olarak da kullanmak istediği bildirildi.
TÜRKMENLER TEHDİT ALTINDA
Kuzey Suriye hattında bulunan ve Kürt nüfusun baskın olduğu bölgelerin PYD'nin eline geçmesinin ardından harekete geçileceği ve Yayladağı'nın güneyinde bulunan Türkmen bölgesinden denize açılması planlanan koridor için düğmeye basılacağı belirtildi. Bu durum Türkmenleri de tehdit altına alacak.
Sınırda zırhlı devriye
Suriye sınırındaki sessizliğe karşın TSK'ya bağlı birlikler, önlemlerini sürdürüyor. Ceylanpınar İlçesi'nde TSK'ya bağlı birlikler, nöbet değişimlerini zırhlı ve paletli araçlarla yapıyor. Daha önce sınırdaki nöbet değişimlerini zırhlı araçlarla yapan güvenlik güçlerinin, dün değişimlerde paletli araçları tercih etmesi dikkat çekti. Akçakale İlçesi'nin Suriye sınırındaki tellerde de güçlendirme ve onarım çalışması başlatıldı.
Suriye'den gelen tehdide misliyle karşılık verildi
Genelkurmay Başkanlığı, Suriye tarafından Türk topraklarına yönelen ve zaman zaman can ve mal kaybına sebep olan atışlara, angajman kurallarına uygun olarak misliyle karşılık verildiğini bildirdi. İnternet sitesinden yapılan açıklamada, TSK'nın sınır ötesinden gelebilecekler tehditlere karşı tedbirleri aldığına işaret edilerek, şunlar kaydedildi: 'Türk Silahlı Kuvvetleri, kanunların ve hükümet direktiflerinin kendisine vermiş olduğu yetki çerçevesinde, sınır güvenliğini sağlamak maksadıyla, sınır ötesinden gelebilecek tehditlere karşı gerekli tedbirleri almıştır. Bu kapsamda, Suriye tarafından topraklarımıza yönelen ve zaman zaman can ve mal kaybına sebep olan atışlara, angajman kurallarına uygun olarak misliyle karşılık verilmektedir.'
Kürtler Barzani'nin sarayında hazırlık toplantısı yaptı
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani'nin çağrısıyla toplanması planlanan 'Kürt Ulusal Konferansı' hazırlık toplantısı, Barzani'nin Selahaddin kentindeki başkanlık sarayında başladı. Toplantıya, 100'den fazla siyasetçi ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı. Türkiye'den siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinden 21 kişinin davet edildiği toplantıya, Irak'tan KDP, YNK, Goran, PÇDK, Yekgirtu, Komaleye İslami, Bızotnava İslami, Hizbi Sosyalist, Hizbi Zahmetkeşani Kurdistan, Hizbi Şui, YNDK ve Hızbi Ayende, İran'dan KDP-İran, Komaley Şoreşgeran, PAK ve Komaleyi İran, PJAK, Suriye'den PYD ve ENKS ile çok sayıda STK temsilcisinin katıldığı bildirildi.
BARZANİ: DÜŞMAN DEĞİLİZ
Toplantıda konuşan Mesut Barzani, hedeflerinin barış içinde yaşamak olduğunu belirterek, 'Bu konferansta Arap, Türk ve Fars kardeşlerimize Kürtlerin barış içinde ortak yaşamdan yana olduğu mesajını vereceğiz. Hiçbir komşu devlete ve halka düşmanlık yapmak istemiyoruz.'
Takas sessizliği
Türkiye'nin Suriye sınırında PKK'nın Suriye'deki uzantısı PYD ile El Nusra Cephesi ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) arasında hafta sonu şiddetlenen çatışmalardan sonra dün bölgede sessizlik hakim oldu.
Şanlıurfa'nın Ceylanpınar İlçesi karşısındaki Rasulayn'ın PYD'nin kontrolüne geçmesiyle sınırda gerginlik tırmandı. Bu gelişme, Akçakale İlçesi karşısındaki Suriye'nin Rakka kentine bağlı Telabyad İlçesi'nde şiddetli çatışmaları da beraberinde getirdi. PYD ile El Nusra arasında şiddetli çatışmalara yaşandı. El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi militanlarının tank kullandığı çatışmalarda her iki taraftan onlarca kişi hayatını kaybederken, çok sayıda kişi de yaralandı. Cumartesi başlayan çatışmalar sırasında PYD yanlıları, Telabyad'da Özgür Suriye Ordusu ile birlikte hareket eden El Nusra Cephesi'nin komutanlarından Çeçen komutan Ebu Musab'ı kaçırdı. Bu olayın ardından daha da şiddetlenen çatışmalar Akçakale'de de tedirginliği artırdı.
GÖRÜŞMELER SONUÇ VERDİ TEDİRGİNLİK BİTTİ
Çok sayıda kişinin öldüğü şiddetli çatışmaların ardından önceki akşam muhalifler ile PYD güçleri arasında görüşmeler yapıldı. Yapılan görüşmelerin ardından taraflar El Nusra Cephesi'nin önemli isimleri arasında gösterilen Ebu Musab'ın, Telabyad'da kalan 300 Kürt ile takas edilmesi konusunda anlaştı. Tarafların takası gerçekleştirmesinin ardından serbest kalan Ebu Musab, güvenlik gerekçesiyle açıklanmayan bir yere, 300 Kürt ise 50 kilometre uzaklıktaki Kobani'ye götürüldü.
Çatışmalar sırasında gece boyunca sınır hattından gelen kurşunlar Akçakale'de paniğe neden oldu. Ancak bu anlaşmanın ardından gece aralıklarla duyulan silah sesleri, dün sabah saatlerinden itibaren yerini sessizliğe bıraktı. Bu gelişme ise Akçakale'de tedirginliği sona erdirdi.
Batı'nın Ankara'yı by-pass projesi
Turgut Özal Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahmut Akpınar: Bu batının bir projesi. Suriye'nin kuzeyindeki yapılanmaya, Irak'ın kuzeyindeki yapılanma aktörlerinin doğrudan müdahalesi ve izni olduğunu görüyoruz. Uzun vadede olabilir. Şartlar uygun değildi ama Suriye'deki gelişmelerle de bunlar uygun hale geldi. Bu koridor Türkiye açısından tehlikeli. PYD, PKK'nın devletmiş hali olacağından dolayı bu Türkiye'yi her açıdan tehdit edecek. Hem petrol borularının Türkiye üzerinden geçmemesi Türkiye'nin by-pass edilmesi açısından tehlikeli. 900 kilometreyle en uzun sınırımızın, Türkiye'yi tehdit eden bir yapı tarafından ele geçrilmesi açısından da tehlikelidir.
Uydu devlet kurulması için düğmeye basıldı
Milli Güvenlik ve Strateji Uzmanı Mesut Ülker: Suriye'nin kuzeyinde bir yapı oluşuyor. Burada amaç Kürdistan'ın bir parçasını daha oluşturup pazılın bir parçasını daha yerine koymak. Irak'ın kuzeyindeki zengin petrol ve enerji kaynakları Suriye'nin kuzeyinde oluşturulacak koridor ile Akdeniz'e taşınmak isteniyor. Bunun için Suriye'nin kuzeyinde de bir uydu devlet için düğmeye basıldı. Amaç güçlü bir Türkiye yerine güçsüz bir yapıyla muhatap olmak. Bu durumda Türkiye devre dışı bırakılmış olunacak bu büyük ülkelerin işine gelecektir. Suriye'nin kuzeyinde bu Kürdistan parçası oluşturulurken, büyük devletlere mecburiyet ve mahkumiyetleri oluşacak. Bu mahkumiyetler tabi ki büyüklerin işine gelir. Büyük ülkelerin önceliği zengin enerji kaynaklarını bu uydu devletler üzerinden bizim gibi dik duran ülkeleri devre dışı bırakarak Akdeniz'e yani kendi havuzlarına aktarmaktır.
Ciddi sorun doğurabilir
Suriye sınırındaki gelişmeleri değerlendiren ORSAM Ortadoğu Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Şahin, yaşananlardan kaygılı. Doç. Dr. Mehmet Şahin, 'PYD, PKK'nın koludur. Özerklik elde etmesi Türkiye açısından ciddi sorunlar doğuracak potansiyeli taşıyor. Suriye'nin bir anlamda Afganistanlaşması, Türkiye sınırını da Pakistanlaştırır. Bu proje ileriye dönük bir proje. Bunun ne anlama geldiğini zamanla göreceğiz' şeklinde konuştu.