KARAYILAN: RÜYAMIZ '4 PARÇANIN' BİRLİĞİ
Güncel - 18 Temmuz 2013 08:47
Karayılan, sürecin tıkanabileceği yönündeki “bir hafta” uyarısının, verilmeyen bir mektuptan kaynaklı olduğunu belirtti. O mektupta ne vardı?..
KCK
Genel Başkanlık Konseyi Üyesi Murat Karayılan, sürecin tıkanabileceğine
ilişkin uyarılarının ardından verilmeyen mektupu aldıkları ve sorunun
çözüldüğünü söyledi. Karakol ve baraj yapım projelerinden, koruculuk
sisteminin sürmesinden, KCK tutuklularının serbest bırakılmamasından
rahatsız olduklarını da belirten Karayılan, "Halkımız yıllardır her 4
parça arasında kurulacak olan ulusal bir birlik platformunu
düşlemektedir. Ümit ediyoruz ki halkımızın bu rüyası gerçeğe
dönüşecektir.” dedi.
Çözüm sürecine ilişkin
değerlendirmelerde de bulunan Karayılan, sürecin tıkanabileceği
yönündeki “bir hafta” uyarısının ise verilmeyen bir mektuptan kaynaklı
olduğunu ifade ederek, “Bu mektup sonradan verildi. Mektup verilmemiş
olsaydı, tıkanma yaşanacaktı” dedi.
Radikal'in haberine göre, Karayılan, uzun mesafeli telsiz aracılığıyla Türkiye ve Kuzey Irak’taki PKK’lılara seslendi.
Sürece ilişkin bilgileri paylaşan Karayılan, geçtiğimiz haftalarda
yapılan Kongra-Gel 9. Genel Kurulu’nun kararları hakkında PKK’lıları
bilgilendirdi ve örgüte yönelik bazı uyarılarda bulundu.
İşte Karayılan’ın konuşmasında dikkat çeken bölümler…
YENİ YÖNETİMİMİZ SÜRECİ YÜRÜTME KONUSUNDA TAM YETKİLİDİR
İçinde
bulunduğumuz süreçte hareketimizin politikaları üzerine kararlar alındı
ve bir perspektif yenilenmesine gidildi. Genel Kurulumuz, Önder Apo’nun
geliştirdiği Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa Süreci’nin devam
etmesi yönünde karar aldı. Bu karar aynı zamanda hareketimizin sürece ne
denli stratejik yaklaştığını gösteren bir karardır. Hareketimiz bu
genel kurulunda sürecin gelişmesi yönünde yapılması gerekenleri
kapsamlıca tartışmıştır ve yeni yönetime devletin attığı adımları ve
sürecin gerekliliklerini de göz önünde bulundurarak bu süreci yürütme
yetkisini vermiştir. Yani yeni yönetim süreci gerekirse durdurabilir,
gerekirse geliştirebilir. Bu konuda gerekli inisiyatif verilmiştir.
HÜKÜMET AKİL İNSANLARIN RAPORLARINI DİKKATE ALMADI
Tabii
bu kararımız ve yaklaşımımız herkes tarafından doğru anlaşılmalıdır.
Çünkü yılbaşından beri bu sürecin gelişmesi için hareket olarak
üzerimize düşen tüm görevleri yerine getirmiş durumdayız. Ancak Türk
devleti ve hükümeti, hareketimizin bu yaklaşımları karşısında adım atmak
yerine farklı çabalar içerisine girmektedir. Özellikle son bir ay
içerisinde birçok adım atabilecekken somut hiçbir şey yapmamıştır.
Örneğin Akil İnsanlar Komisyonu’nun raporlarını sunmasının ardından
hükümetin de adım atması bekleniyordu. Ama atmamıştır, tersine kendisini
kapalı tutmuştur. Halbuki Akil İnsanların raporlarından bile yola çıksa
birçok konuda adım atılabilirdi.
DEVLETİN MEVCUT TUTUMU, HALKIMIZDAKİ KUŞKULARI ARTTIRMAKTADIR
Ancak
bunun yerine özel görevlendirdiği bazı köşe yazarları ve TV
programcıları yoluyla hareketimize cevaplar vermiş, adeta çaldığı
minareye kılıf uydurmaya kalkmıştır. Karakol ve baraj yapım
projeleri durdurulmamış, koruculuk sistemini daha da geliştirme
arayışına girmiş, doğaya karşı işlenen suçlar had safhaya çıkarılmış,
tamamen keyfi bir şekilde tutuklanmış Kürt siyasetçilerinin esaret
hallerine devam edilmiş, hasta tutsaklar serbest bırakılmamış
ve yapılabilecek birçok şey yapılmamıştır. Zamanın ruhuna uygun
davranılmamış, bütün bu haksız uygulamalara demokratik tepkisini
gösteren halkımıza karşı Lice’de görüldüğü gibi sert müdahale edilmiş,
Lice’de Medeni Yıldırım şehit edilmiştir. Bu, büyük bir zulüm ve
hakarettir. Bir de yavuz hırsız misali gerçekleri ters yüz
etmektedirler. Bu uygulamalar karşı tarafın niyetini ortaya koymaktadır
ve bu çelişkili durumlar hareketimizdeki ve halkımızdaki kuşkuların
artmasına yol açmaktadır. İster istemez insanın aklına, “eğer iyi
niyetlilerse niye böyle yapıyorlar?” sorusu geliyor.
‘BİR HAFTA’ AÇIKLAMASI, MEKTUP VERİLMEDİĞİ İÇİNDİ
Bu
sürecin mimarı ve başlatanı, herkes biliyor ki Önder Apo’dur. Ama Önder
Apo hala tecrit altında tutulmaktadır; koşullarında herhangi bir
değişiklik yapılmamıştır. Oysa süreci yönetmek ve yürütmek için bu
tecride son vermek ve koşullarını değiştirmek gerekli bir durumdur.
Ayrıca yaşanan sağlık sorunları vardır. Bu konudaki istemler cevapsız
bırakılmasına rağmen Önder Apo çözümün ilerlemesi için ciddi çabalar
sergilemekte, ikinci aşamada yapılması gerekenlere ilişkin bir mektup
devlete yazmış, bir mektup ise hareketimize yazmıştır. Yanına
giden heyete ise “eğer bu mektup size verilmezse demek ki adım atmak
istemiyorlar” demiştir. Aradan geçen zaman diliminde mektup verilmedi.
Mektubun verilmemesi nedeniyle, kongre ardından yapılan bir panelde bir
haftalık bir sürenin kaldığını, eğer hükümet aynı tutumunu devam
ettirirse, bir hafta içerisinde bir değişiklik yapmazsa, bu sürecin
tıkanmaya gideceğini söyledik. Bunu mektuba el konulduğu ve bize
verilmediği için dile getirdik. Açık ki biz orada boş sözler söylemedik,
boşuna da konuşmadık ve kimseyi de tehdit etmedik, gerçeği olduğu gibi
ifade ettik. Bu mektup sonradan verildi. Mektup verilmemiş olsaydı,
tıkanma yaşanacaktı. Biz Önderliğimizin geliştirmiş olduğu
sürecin başarılı olmasını istiyoruz ama bu süreç bir ayakla yürümez.
Devletin ve hükümetin de üzerine düşenleri yapması gerekmektedir.
MEKTUPLAR SÜRECİN ÖNÜNÜ AÇMAYI HEDEFLİYOR
Önderliğimiz bu mektubunda, sürecin daha rahat ilerleyebilmesi için devletin yapabilecekleri konusundaki görüşlerini sunuyor.
Devletin daha rahat adım atabileceği ve hareketimize bu anlamda güven
verebileceği konuları dile getiriyor ve 8 komisyonun kurulmasını
öneriyor. Bunlar; Hukuk Komisyonu, Sosyo-Ekonomik Komisyon,
Misakı Milli Komisyonu, Kadın Özgürlüğü Komisyonu, Ekoloji Komisyonu,
Sivil Toplum Komisyonu, Güvenlik Komisyonu, Hakikatleri Araştırma ve
İzleme Komisyonu’dur. Kürt sorununun çözümü yolunda Önder Apo’nun ciddi çabaları var ve devletin de bu ciddiyete göre yaklaşması önem arz etmektedir.
ÇÖZÜM SÜRECİ PROJESİNİN ARKASINDAYIZ
Önderliğimiz
bu çabalarıyla sürecin önünü açmak istiyor; bizim ve devletin yapması
gereken şeyleri tekrardan izah ediyor. Bunlarla devleti adım atmaya
teşvik ettiği gibi, bizlerde de oluşan kaygıları gidermek istiyor.
Umuyoruz ki devlet bu konuda doğru yaklaşır ve sürecin gerektirdiği
şekilde adımlar atar. Biz hareket olarak kendi açımızdan netiz;
Önderliğimizin sunmuş olduğu projenin arkasındayız. Kurulumuz da
Batı Kürdistan siyasetinin bu çabalarını değerlendirdi ve yerinde
gördü. Çünkü gerçekten bu dönemde Batı Kürdistan’da böyle bir çıkış,
yani ikinci yılında devrimi yeni bir aşamaya taşımak doğru ve yerinde
bir şeydir.
ULUSAL KONFERANS ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE GERÇEKLEŞECEK
Bilindiği gibi Önderliğimiz 4 konferans için çağrı yapmıştı. Bunlardan 3’ü (Türkiye, Kuzey Kürdistan ve Yurtdışı Konferansları) yapıldı. Şimdi ise Ulusal Konferans gündemdedir.
Eğer hesapta olmayan farklı bir engel çıkmazsa önümüzdeki dönemde
gerçekleşecektir. Bu temelde çalışmalar ve görüşmeler devam etmektedir.
Önemli gelişmeler de vardır. Halkımız yıllardır her 4 parça
arasında kurulacak olan ulusal bir birlik platformunu düşlemektedir.
Ümit ediyoruz ki halkımızın bu rüyası gerçeğe dönüşecektir.”
Radikal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder