Sayfalar

PUSULA-2023

21 Temmuz 2010 Çarşamba

(İHANETİN ÖTEKİ YÜZÜ-2)DEMOKRATİK ÖZERKLİK ADI ALTINDA TÜRİYEYİ BÖLME PLANLARI VE TÜRK MİLLETİNI YOK ETME ÇABALARI


Kürtler’den demokratik özerklik atağı


BDP’li belediyeler ve PKK lideri demokratik özerklik ilan edeceklerini açıkladı

BDP'li belediyelerin yerel özerklik kararından sonra PKK liderlerinden Cemil Bayık da yakında “demokratik özerklik” ilan edeceklerini açıkladı.


Diyarbakır’da geçen hafta sonu toplanarak “merkezi hükümetten tamamen bağımsız hale gelmek için mücadele edilmesi” kararı alan BDP’li belediyelerin, bu kararı tartışılırken, sürpriz bir açıklama da PKK’dan geldi.

EN YAKIN ZAMANDA DEMOKRATİK ÖZERKLİK İLAN EDECEKLER

PKK’nın lider kadrosundan Cemil Bayık, yakın bir zamanda “demokratik özerkliği” ilan edeceklerini söyledi. Fırat Haber Ajansı‘na konuşan Cemil Bayık şunları söyledi: “Eğer Kürt sorununun demokratik siyasal çözümü için tek yanlı çaba gösterdiysek, amacımız demokratik özerklik çerçevesinde bir siyasi çözüm ortaya çıkarmaktı. Bu çabaların amacı demokratik özerkliği geliştirmekti. Yani Türkiye sınırları içerisinde Türk devletiyle Kürt toplumunun ilişkilerini demokratik özerklik temelinde çözmek istedik. Türk devleti en makul çözüm olan bu yaklaşımımıza olumsuz karşılık verince bizim sorunu demokratik siyasal yöntemle ve demokratik özerklik temelinde çözme çabalarımız sabote edilmiş oldu. Onun için demokratik özerkliği şimdi kendi mücadelemizle pratikte gerçekleştirmeye çalışıyoruz.

TÜRK DEVLETİ YANAŞIRSA BİRLİKTE ÇÖZERİZ

Kürt sorununu bu temelde çözmek istiyoruz. Eğer Türk devleti çözüme yanaşırsa, biz demokratik özerkliği Türk devletiyle gerçekleştiririz. Kürt sorununu bu temelde devletle müzakere temelinde çözmüş oluruz. Türk devleti buna gelmezse, Kürt sorununu demokratik özerklik temelinde yine çözeriz. Şimdi yapmak istediğimiz de budur. Yakında bunun resmî ilanını da yapacağız.”

99 BELEDİYE ORTAK KARAR VERDİ

Geçen hafta Diyarbakır’da toplanan BDP’li belediye başkanları ve İl Genel Meclis üyeleri, belediyelerin merkezî hükümetten tamamen bağımsız hale gelmesi için mücadele edilmesi kararı almıştı. BDP’liler, tartışma yaratacak bu kararı, Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na dayandırmıştı. BDP’nin elinde bir büyükşehir, yedi il, 51 ilçe ve 40 belde olmak üzere toplam 99 belediye başkanlığı bulunuyor. (Taraf)


Demokratik özerklik istiyoruz 31 Ekim 2007


Demokratik Toplum Partisi (DTP) öncülüğünde Diyarbakır’da toplanan Demokratik Toplum Kongresi sona erdi.

DTP milletvekili Ayla Akat Ata’nın da yer aldığı toplantıda sonuç bildirgesini okuyan DTP Genel Başkan Vekili Nurettin Demirtaş şunları söyledi: "Kürt Halk önderi Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununa demokratik çözüm yaklaşımını son derece belirleyici olduğu sonucuna varmıştır. Öcalan’ın İmralı’dan başka bir yere nakli ile sağlık sorunlarının giderilmesi için tedavi sürecinin başlatılması Kürt halkı kadar Türkiye demokrasisi açısından da son derece yaşamsaldır. Ayrıca, herkesi Türk olarak tanımlayan bir vatandaşlık tanımı yerine kültürel kimlikleri kabul eden ve kültürel kimliklere dayalı Türkiye ulusunun tümünü kapsayan Türkiyelilik üst kimliği çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı esas alınmalıdır." Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı, Öcalan ile ilgili ifadeler nedeniyle soruşturma başlattı.

Muzaffer DURU/DİYARBAKIR, (DHA) -HÜRRİYET


DTP'den 'Demokratik Özerklik' Projesi



DTP, Abdullah Öcalan'ın Ortaya Attığı ve "Demokratik Özerklik Projesi" Olarak Adlandırdıkları, Türkiye'nin Federasyonlara Bölünmesini Öngören 2007 Kongre Kararlarını Türkçe, Kürtçe ve İngilizce Bastırıp Milletvekillerine Dağıtarak Meclis'i Karıştırdı.

DTP, Abdullah Öcalan’ın ortaya attığı ve “demokratik özerklik projesi” olarak adlandırdıkları, Türkiye’nin federasyonlara bölünmesini öngören 2007 kongre kararlarını Türkçe, Kürtçe ve İngilizce bastırıp milletvekillerine dağıtarak Meclis’i karıştırdı.

Cumhuriyet Gazetesi'nden Ayşe Sayın'ın haberine göre, DTP’liler uzun süre tartışılacak yeni bir girişime imza attı. DTP, Diyarbakır’da 24 Ekim 2007 tarihinde yapılan “Demok-ratik Toplum Kongresi”nde hazırlanan ve Kasım 2007’de yapılan 2. Olağan Kongre’de ise “Siyasi Tutum Belgesi” olarak parti tüzüğüne giren Demokratik Özerklik Projesi’nin kamuoyuna sunulup tartışılması için kitapçık hazırladı. Parti hakkındaki kapatma davasının en temel dayanakları arasında yer alan kitapçık Kürtçe, Türkçe ve İngilizce basılıp, önce Meclis’teki milletvekillerine, bakanlara ve büyükelçiliklere gönderildi. 64 sayfadan oluşan kitapçık, 23 Ekim’de tamamlanarak postayla milletvekillerinin sekreteryalarına ulaştırıldı.

Federasyon önerisi

DTP ve PKK’nin sembol renkleri “sarı-kırmızı-yeşil” renkli bezemeleriyle dikkat çeken ve Türkiye’nin temelde federasyonlara bölünmesini öngören kitapçığa CHP ve MHP milletvekilleri tepki gösterdi. CHP Genel Saymanı Mustafa Özyürek, “Türkiye’nin federasyona bölünmesi öngörülüyor. Herhalde Meclis çatısı altında ilk kez Kürtçe bir yayın dağıtılıyor” dedi.

Abdullah Öcalan’ın avukatları aracılığıyla “tartışmaya açılması” talimatını verdiği “demokratik özerklik” projesi Türkiye’nin 20-25 özerk bölgeye ayrılmasını öneriyor. Kamuoyuna açıklandığında büyük tepki toplayan proje, “Türkiye’nin üniter yapısına saygı gösterilmesi koşuluyla yerel ve bölgesel özerk yapıların önünün açılması, resmi dil ve bayrağın bütün Türkiye için geçerli olmakla birlikte her bölgenin kendine ait sembolleri ve renklerine izin verilmesi”ni içeriyor.

‘Valileri halk seçsin’

Parti tüzüğü haline getirilen projeyle, her bölgenin kendi ismi ile adlandırılacağı yeni bir yönetim biçimi oluşturulması, yerel yönetimlere daha fazla yetki verilmesi, valilerin halk tarafından seçilmesi talep ediliyor. Kürt dili ve kimliğinin anayasal güvenceye alınması istenen projede, “Trabzon, Diyarbakır, Van, Erzurum gibi illerin bölgesel metropoller ilan edilmesi, Kuzey Irak yönetimi ile dostane ilişkiler geliştirilmesi, yerel kaynakların yerel yönetimlere aktarılması” önerileri sıralanıyor. (Doğan Haber Ajansı) 29.10.2008

Yılanın Başı Tehdit Etti: Demokratik Özerklik Kabul Edilmezse Topyekûn Direnişe Geçeriz!


PKK terör örgütünün yöneticisi Murat Karayılan, “demokratik özerklik” çözüm modelinin Türkiye ile birlikte çözümü içerdiğini, Türkiye'nin demokratikleşmesi anlamını taşıdığını öne sürdü ve “demokratik özerklik formülasyonunu devlet kabul etmezse o zaman topyekun bir direniş dönemine geçeriz” dedi.

09 Temmuz 2010 Cuma 

ANF'nin haberine göre, aynı zamanda KCK Yürütme Konseyi Başkanı olan Murat Karayılan, tek taraflı eylemsizlik kararının kaldırılması ve yeni sürecin üzerinden bir aydan fazla zaman geçtiğini söyledi. PKK açısından bu süreci değerlendiren Karayılan, “Genel olarak normal bir performans sözkonusu. Ama bir takım yetersizlikler de var. Biz bunlar üzerinde duracağız” dedi. “Kürt sorunun hala Türkiye'nin temel bir sorunu” olduğunu ifade eden Karayılan, AKP'nin demokratik açılım sürecini eleştirdi. Karayılan, şunları söyledi:

“AKP başta biraz kendi kendine faydacı yaklaşarak 'açılım' adı altında bazı şeyler ortaya attı. Ama bu böyle olmaz. Basit sloganvari kurnazlıklarla olmaz. AKP'nin yöntemi basitti. Aslında hiçbir çözüm niyeti de hazırlığı da yoktu. Güncel duruma göre hareket ediyor. Çözüm iradesi yoktu. Örneğin barış gruplarının gitme süreci. Aslında bu AKP'nin de hükümetin de istemiydi. Başbakan önce onayladı. Ama MHP vb. tepki gösterince AKP de onlarla aynı saldırganlığa geçti. Yani bu da şunu gösterdi ki AKP aslında bu işi tek başına götürecek bir iradeye sahip değil.”

“ÇÖZÜM SİPERDE DEĞİL SİYASETTE VE MECLİS'TEDİR”

Karayılan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun sınır bölgelerindeki sınır ziyaretlerini de değerlendirdi. “CHP'nin Kürt sorununa yaklaşım biçimini hala anlamaya çalıştıklarını” belirten Karayılan, “Sipere gitme meselesi biraz CHP'nin gerçeğini ele veriyor. Oysa CHP'nin bir alternatif çözümü olabilirdi. CHP'deki değişim böyle olabilirdi. Ama sipere gitmek 'şiddet politikasına bağlıyım' demektir. Bunu zaten AKP yaptı. Kılıçdaroğlu da AKP'nin taklidini yapıyor. Hem de şov yaparak. Çokça tartışıldı. 'Ben çömelmedim' diyerek aynı ucuz yaklaşımı gösterdi. Sorunun çözümü sipere gidip biri iki saat orda kalmak değildir. Sorunun çözümü siperde değildir. Böyle çözülmez. Sorunun çözümü siyaset sahnesindedir, meclistedir, Anayasal sistemin değişmesindedir” diye konuştu.

“ÇATIŞMALARIN BAŞLAMASINDA AKP SORUMLU”

Karayılan, AKP gibi soruna basit yaklaşmanın, sorunu çıkmaz bir duruma getirdiğini öne sürdü ve “Bugün çatışmalar bu noktaya gelmişse AKP'nin bunda çok büyük sorumluluğu vardır. Biz bir yıl önce 13 Nisan'da tek taraflı eylemsizliği ilan ederken de sonuna kadar samimiydik. Bunun iyi anlaşılması lazım. Eğer çözüm umudu ışığı olsaydı böyle olmazdı. Ama tüm kapılar kapatıldı. Üstünkörü basit yaklaşımlarla tasfiye devreye konuldu. Böyle olunca da biz kendi çözümümüzü kendimiz gündemleştirmek durumunda kaldık. Bugün yaptığımız da budur” dedi.

“DEMOKRATİK ÖZERKLİK OLMAZSA DİRENİŞİMİZ BÜYÜR”

Demokratik özerklik formülünün sadece KCK'ye ait bir formül olmadığını bildiren Karayılan, şunları söyledi:

“Demokratik çözüm formülü bizim esas aldığımız bir formüldür. Ama aynı zamanda çeşitli sivil toplum kuruluşlarının da esas aldığı bir şeydir. Yine siyasi partilerin savunduğu bir şeydir. Sanırım BDP'nin de programında var. Yani bu Kürt halkının ulusal bir çözüm formülüdür. Demokratik özerkliğin inşa süreci gelişiyor. Bunu giderek vücut bulması ve kendini ilan etmesi konusunun tartışılması gerektiğini belirtiyoruz. Öyle Türkiye'yi zorlayan, parçalayan bir şey değildir. Demokratik özerklik çözüm modeli Türkiye ile birlikte çözümü içeriyor. Türkiye'nin demokratikleşmesi anlamını taşıyor. Demokratik özerklik formülasyonunu devlet kabul etmezse o zaman topyekun bir direniş dönemine geçeriz." (akşam)

BDP'den "özerk yönetim" atağı

Elinde toplam 99 belediye başkanlığı bulunduran BDP, “özerk yönetim” için atağa geçti. BDP’li belediyeler, merkezi hükümetten bağımsız hale gelmek için mücadele kararı aldı

Taraf / ERGÜLEN TOPRAK-24.06.2010

Geçen hafta sonu Diyarbakır’da toplanan BDP’li belediye başkanları ve İl Genel Meclis üyeleri sürpriz bir karara imza attı. BDP’liler, belediyelerin merkezi hükümetten tamamen bağımsız hale gelmesi için mücadele edilmesi kararı aldı. BDP’liler, tartışma yaratacak bu kararı, Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na dayandırdı. BDP’nin elinde bir büyükşehir, yedi il, 51 ilçe ve 40 belde belediye başkanlığı bulunuyor.

Yeni dönem stratejisi

Kapatılan DTP’nin 2007’de Diyarbakır’da kabul ettiği “Demokratik özerklik” ilkesi doğrultusunda strateji belirleyen BDP yönetimi, yerel yönetim hedeflerini de bu eksende çizdi. “Demokratik Özerklik Projesi” ile yerel yönetimlerin eğitim, güvenlik, dış ilişkiler konuları dışında merkezi otoriteden bağımsız olmasını savunan BDP, geçen hafta sonu Diyarbakır’da belediye başkanları ve İl Genel Meclisi üyelerinin katılımıyla gerçekleştirdiği toplantıda, yeni dönem stratejisini masaya yatırdı. Son dönemlerde KCK operasyonu kapsamında belediye başkanlarının tutuklanması üzerine yerel yönetimleri, mücadelesinin merkezine koyan BDP yönetimi, belediyelerin tamamen merkezi hükümetin baskısı ve denetiminden çıkartılması kararı aldı. Yerel yönetimlerin halka devri Toplantının ardından yapılan açıklamada alınan kararlar şöyle duyuruldu: “Dünyada tüm halkların, kültürlerin kendini ifade ettiği, federal ve konfederal yapılanmaların geliştirildiği bir çağda, Kürtlerin de demokratik özerklikle Türkiye’yi ulusalcı, milliyetçi, şovenist ayıbından kurtarma bilincine ulaştığı vurgusunu yaptık.

Yerel yönetimleri halka devredecek

yapılanmaları hızlandırmaya dönük eğitim, iletişim ve paylaşımların yerine getirilmesinde ortaklaştık. Toplantımız, Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na Türkiye’nin çekince koyduğu maddelerin, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun demokratik çözümünden yana olmamasının bir göstergesi olarak değerlendirdi. Çekince konulan maddelerden çekincenin kaldırılması konusunda mücadele edilmesi kararını aldık.

Merkezi politikalar paydaş değil

Yerel yönetimlere destek olacak projelerin kabulünde ve finansal projelere keyfi engellemelere tabi tutmanın bir hükümet politikası olarak geliştirildiği, bunun 21. yüzyılda büyük bir ayıp olduğu tesbitini yaptık. Yerel yönetimlerde mülki amirlerin atama olması dolayısıyla sivil anlayışa karşı engel teşkil ettikleri, ayrıca Kürt sorununun demokratik çözümünün gerçekleşmemesi dolayısıyla merkezi politikaların paydaş değil yandaşlıkta ısrar etmelerinin birçok keyfi uygulamalara yol açtığı, toplumsal tepkilere neden olduğu ve hizmet politikalarını engellediği tesbitini yaptık.”

Yerel yönetimlerde özerklik şart

Avrupa Konseyi’nin “Yerel idarelerin güçlendirilmesi, özerkliklerinin savunulması, yerinden yönetim ve demokrasi ilkelerine dayanan bir Avrupa’nın kurulmasının temel koşuludur” ilkesinden hareketle 15 Ekim 1985 tarihinde imzaya açtığı Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı Türkiye 21 Kasım 1988’de imzaladı. Türkiye, anlaşmanın merkezi otoritenin yetkilerini yerele devreden bazı maddelerine çekince koyarken; 1991’de çıkardığı 3723 sayılı Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun ile anlaşmayı mevzuatına dahil etti.


Baydemir'den Demokratik Özerklik Projesi


Diyarbakır Belediye Başkanı Baydemir: "Bunu, herkesin kendini ifade edebileceği bir proje olarak görüyoruz"


Tunceli'de 10. Kültür ve Doğa Festivali kapsamında "Kürt Sorununda Muhataplık Konusu ve Demokratik Özerklik" konulu panelde konuşan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Kürt sorununun Demokratik Özerklik ile çözüleceğini söyledi. Baydemir, "Bu proje ile 'DEMOKRATİK TÜRKİYE ÖZERK KÜRDİSTAN' olarak kabul edilmelidir. TBMM olacak, ancak Marmara'da da parlamento olacak, bunun yanında Kürdistan Parlamentosu da olacaktır. Bu ülkenin kuruluşunda kendi renkleri ile savaşan atalarımızın al yıldızlı bayrağının yanında 'Kesk u sor u zer' bayrağımız da olacaktır." iddiasında bulundu.

Tunceli'de 10. Kültür ve Doğa Festivali kapsamında "Kürt Sorununda Muhataplık Konusu ve Demokratik Özerklik" konulu panel düzenlendi. Belediye Konferans Salonu'nda düzenlenen ve Moderatörlüğünü Gazeteci Nuri Fırat'ın yaptığı panele Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, BDP Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis, EMEP MKYK üyesi Feyzi Ayber, ESP Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Türkiye Barış Meclisi üyesi Ayla Yıldırım, DHF temsilcisi Uğur Yeşiltepe ve Partizan Temsilcisi Eren Korkmaz katıldı.

"ELLERİ TETİKTEN ÇEKMEYİ BAŞARMAMIZ LAZIM"

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir yaptığı konuşmada yaşanan çatışmalara dikkat çekerek legal kurşunun da legal olmayan kurşunun da doğurduğu sonucun aynı olduğunu savundu. Baydemir, "Daha birkaç gün önce Hatay'da dört tane polis memuru yitirdik. Onlara değen kurşun açık söylüyorum kimden gelirse gelsin toprağa düşürdü o canları, Şırnak'ın eteklerinde atılan yasal kurşun insanları toprağa düşürdü. Açık ve net söylüyorum aynı zamanda Kürt halkının bir evladı olarak söylüyorum, yasal şiddetin doğurmuş olduğu sonuç ile devrimci şiddetin doğurmuş olduğu sonuç aynıdır. Ölümdür gözyaşıdır. Bizim artık 21.yüzyıl itibariyle Kürt sorunun gelmiş olduğu merhale itibariyle elleri tetikten çekmeyi başarmamız lazım, bunu yapamazsak toprağa canlar düşmeye devam edecektir." dedi.

"TÜRK BAYRAĞININ YANINDA KÜRT BAYRAĞI DA İSTİYORUZ"

Konuşmasında demokratik özerkliğe yönelik açıklamalarda da bulunan Baydemir sözlerini şöyle sürdürdü: "Özerkliği kentin idari yönetimlerinin, Kürtlerin kendi yerelinde kimliksel, kolektif yönetme merkezi olarak görüyoruz. Başbakan Erdoğan'ın 'Milli Birlik Projesi'ne karşı biz de Demokratik Özerklik Projesi'ni 'Milli Beraberlik Projesi' olarak görüyoruz. Demokratik Özerklik şartı, Avrupa Özerklik şartından farklıdır. Çünkü Demokratik Özerklik daha geniş bir yelpazede ele alınmaktadır. Her kesimin kendini dışarıda görmediği, kendini ifade edebildiği bir projedir. Bu proje, 'Demokratik Türkiye Özerk Kürdistan' olarak kabul edilmelidir. TBMM olacak, ancak Marmara'da da parlamento olacak, bunun yanında Kürdistan Parlamentosu da olacaktır. Bu ülkenin kuruluşunda kendi renkleri ile savaşan atalarımızın al yıldızlı bayrağının yanında 'Kesk u sor u zer' bayrağımız da olacaktır."

31 Temmuz 2010 Cumartesi, CHA


'Dağa çıkacağız paramız yok!'


PKK'lı teröristen Baydemir için şok iddialar
PKK’nın dağ kadrosundan kaçarak güvenlik güçlerine teslim olan teröristten çarpıcı açıklamalar

PKK'nın dağ kadrosundan kaçarak teslim olan 16 yaşındaki PKK'lı terörist Deniz K. PKK kamplarına gidebilmek için Osman Baydemir'den 600 TL para aldıklarını iddia etti..

Habertürk gazetesinden Ali Kemal Erdem'in haberine göre; PKK'nın dağ kadrosundan kaçarak teslim olan "Şahin Amed" kod adlı 16 yaşındaki PKK'lı terörist Deniz K. verdiği ifadede K. Irak'taki PKK kamplarına gidebilmek için Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'den 600 TL para aldıklarını iddia etti.

DERGİ VERİRKEN TANIŞTIM

Deniz K. ifadesinde şöyle konuştu: "Yurtsever Gençlik Dergisi'nin de dağıtıcılığını yaptığım için Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'e bu dergilerden vermekteydim, kendisi ile bu vasıta ile tanışmaktaydım. 2009 Nisan ayının ortalarında Mustafa ve Yasir K. ile PKK'ya katılmaya karar verdik. Ve tanışıklığım olan Baydemir'e gittik.

ZARF İÇİNDE 600 TL

Kendisine PKK'ya katılmak istediğimizi ancak paramızın olmadığını bize yardımcı olup olmayacağını sorduk. Sekreterin yanında beklememizi söyledi. Kısa bir süre sonra sekreteri Osman Baydemir'in bize gönderdiğini belirterek içinde 600 TL olan bir zarf verdi."Gazeteler-21.07.2010














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder