Sayfalar

PUSULA-2023

25 Aralık 2010 Cumartesi

DEMOKRATİK ÖZERKLİĞİN PERDE ARKASI:SEVR! KUKLA BİRLEŞİK KÜRDİSTAN!


Türkiye’yi özerklik ve çift dillilik adı altında parçalamak için yapılan çalışmalar, Sevr Antlaşması’nın hayata geçirilmesi projesi olarak yeniden önümüze getiriliyor. 10 Ağustos 1920’de imzalanan anlaşmayla Türkiye parçalanmak istendi. Ogün imzalanan antlaşmayla yeni bir harita çizilerek topraklarımız üzerinde Kürdistan kurulması için adım atılmak istenmişti. O günkü taleplerle bugünküler arasındaki benzerlik tam anlamıyla bir bütünlük oluşturuyor. İktidar partisi üyeleri ve bazı siyasetçilerle gazeteciler, “Sevr hortlatılmak isteniyor” uyarılarına karşı “Bu bir paranoyadır” diye itiraz etmişlerdi. Ancak gelinen aşamada Sevr’in yeniden masada olduğu ortaya çıktı.

Batı’nın talepleri

10 Ağustos 1920

Bugün bölücüler, ‘özerklik’ ve ’çift dillilik “ adı adı altında ülkemizi parçalamak için hazırlanan Sevr’le aynı dili kullanıyor. İşte 10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr Antlaşması’nın o maddeleri:

Madde 62.

Fırat’ın doğusunda, ileride saptanacak Ermenistan’ın güney sınırının güneyinde ve 27. Maddenin II/2. ve 3. fıkralarındaki tanıma uygun olarak saptanan Suriye ve Irak ile Türkiye sınırının kuzeyinde, Kürtlerin sayıca üstün bulunduğu bölgelerin yerel özerkliğini, işbu antlaşmanın yürürlüğe konulmasından başlayarak altı ay içinde, İstanbul’da toplanan ve İngiliz, Fransız ve İtalyan Hükümetlerinden herbirinin atadığı üç üyeden oluşan bir Komisyon hazırlayacaktır. Herhangi bir sorun üzerinde oybirliği oluşamazsa, bu sorun, komisyon üyelerince, bağlı oldukları Hükümetlerine götürülecektir. Bu plan, Süryani-Geldaniler ile, bu bölgelerin içindeki öteki etnik ve dinsel azınlıkların korunmasına ilişkin tam güvenceler de kapsayacaktır.

Madde 63.

Osmanlı Hükümeti, 62. Maddede öngörülen komisyonlardan birinin ya da ötekinin kararlarını, kendisine bildirildiğinden başlayarak üç ay içinde kabul etmeği ve yürürlüğe koymağı şimdiden yükümlenir.

Madde 64.

İşbu antlaşmanın yürürlüğe konuşundan bir yıl sonra, 62. Maddede belirtilen bölgelerdeki Kürtler, bu bölgelerdeki nüfusun çoğunluğunun Türkiye’den bağımsız olmak istediklerini kanıtlayarak Milletler Cemiyeti Konseyine başvururlarsa ve Konsey de bu nüfusun bu bağımsızlığa yetenekli olduğu görüşüne varırsa, Türkiye de bu bağımsızlığı onlara tanımayı ve bu bölgeler üzerinde bütün haklarından ve sıfatlarından vazgeçmeyi şimdiden kabul eder. Bu gerçekleşirse, Kürdistan’ın şimdiye dek Musul İlinde oturan Kürtlerin, bu bağımsız Kürt Devletine kendi istekleriyle katılmalarına, Başlıca Müttefik Devletlerce hiçbir karşı çıkışta bulunulmayacaktır.

Amerika’nın talepleri

Tarih: 1920

İşte Sevr’in 62, 63 ve 64. maddeleri: Fırat’ın doğusunda, Kürtlerin yerel özerkliğini, İngiltere, Fransa ve İtalya’dan 3’er üyeli komisyon hazırlayacak. Osmanlı Hükümeti, komisyonun kararlarını 3 ay içinde kabul etmeyi ve yürürlüğe koymayı şimdiden yükümlenir. 1 yıl sonra bağımsızlık için Milletler Cemiyeti’ne başvururlarsa Türkiye bölgedeki tüm haklarından vazgeçecektir.

Bölücülerin talepleri

Tarih: 2010

İŞte BDP ile organik bağı olan DTK’nin geçen haftaki çalıştay(!) bildirgesi: 8 alanda örgütlenmeye gidilerek, özerklik inşa edilecek. Demokratik Özerk Kürdistan Toplum Kongresi, Türkiye Cumhuriyeti parlamentosuna kendi temsilcilerini göndererek ortak vatan politikalarına dahil olur. Demokratik Özerk Kürdistan kendisini temsil eden özgün bayrak ve sembollere sahiptir. Kürtçe eğitim dilidir.

Bölücülerin talepleri / 19 Aralık 2010

Geçtiğimiz hafta sonu toplanan Demokratik Toplum Kongresi çalıştayından, Sevr Antlaşması’nda olduğu gibi, bölünmenin önünü açacak olan “Özerk Kürdistan” girişimi çıkmıştı. Taslağa göre, 8 alanda örgütlenmeye gidilerek, özerklik inşa edilecek. İşte o taslaktaki maddeler: “Demokratik Özerklik’te siyasi yönetim, Toplum Kongresi’nde temsiliyetini bulur. Demokratik Özerk Kürdistan Toplum Kongresi, Türkiye cumhuriyeti parlamentosuna kendi temsilcilerini göndererek ortak vatan politikalarına dahil olur. Demokratik Özerk Kürdistan kendisini temsil eden özgün bayrak ve sembollere sahiptir.” Taslakta, Demokratik Özerk Kürdistan projesinin savunma politikasına da yer verildi. “Öz savunma” olarak tarif edilen politika, Kürtlerin kimliklerini koruma olgusuyla ilgili olduğu belirtilerek, “Tüm toplumlarda öz savunma, varlığını korumanın olmazsa olmazıdır. Demokratik özerklik statüsünün kabul edildiği koşullarda öz savunma, toplumu iç ve dış güvenlik ihtiyaçlarına göre oluşturulur. Şehir, kasaba, mahalle ve köyde yaşayan tüm halkların direnişini ifade eder” denildi. Taslakta ayrıca, “Kürtçenin kamusal alanda kullanımı önündeki engellerin kaldırılarak anaokulundan üniversiteye kadar eğitim dili haline getirilmesi sağlanmalıdır. Hizmet dili Kürtçe olmalı, yerleşim yerlerinin orijinal isimleri iade edilmelidir” ifadelerine yer verildi,

HAİNLERİN MASKESİ DÜŞÜYOR!

Uyarıların üzerini ‘yersiz kuşku’ diyerek örtmeye kalkanların gerçek yüzü bölücü taleplerin 90 yıl sonra yeniden masaya sürülmesiyle ortaya çıktı

90 yıl öncesinin rövanşı!

Sevr’deki emelleri Lozan’la hezimete dönüşen güçler, teslimiyetçi AKP’nin devri iktidarında işbirlikçi hainlerle birlikte rövanşı almanın peşine düştü, ‘özerk Kürdistan’ hortladı!

Özerkliğin ardında ne var?

GelİŞmelerİ değerlendiren CHP’li Onur Öymen, “Mustafa Kemal, Sevr’i çöpe attı. Ne demek özerklik? Geriye bir tek hutbe okutup para bastırmak kaldı!” diyerek iktidarı uyardı.

Tümüyle PKK’nın istekleri

Yurt Partisi lideri Sadettin Tantan ise ‘özerklik’ talebinin PKK’nın 7. ve 8. kongre kararlarında olduğunu hatırlatarak, “Kirli siyaset, yabancı servisler tarafından teslim alındı” dedi.

Sevr yeniden güncelleniyor

Dikkatli olmak zorundayız

CHP Bursa Milletvekili ve Emekli Büyükelçi Onur Öymen, “Kamuoyunda tartışılan özerklik meselesi devlet içinde devlet oluşturma söylemidir” dedi. Öymen şunları kaydetti: “Bu Sevr’in maddelerinde de dile getirildiğini görmekteyiz. Ermenilere bağımsız devlet, Kürtlere otonom bölge gibi ifadeler orada da bulunmaktadır. Bu Sevr kaynaklı düşünceler Mustafa Kemal Atatürk’ün duruşuyla hayata geçirilmemiştir. Bu nedenle bu konuda dikkatli olmak sadece iktidarın değil, hepimizin görevidir.” Öymen, “Ne demek devlete karşı belli bir niteliği olan silahlı kalkışma ? Ayrı bir ordu, ayrı bir ekonomi olsun ne demek ? Osmanlı deyimiyle söylemek gerekirse geriye bir tek hutbe okutup, sikke bastırmak kalmıştır. Biliyorsunuz ki Osmanlı döneminde bunları yapmak bağımsızlık emaresiydi” diye konuştu.

Diyeti ödetilmek isteniyor

DSP Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi de, AKP iktidarının sekiz yıllık icraatları sonucunda Sevr maddelerinin güncelleştirilip Türkiye’nin önüne yeniden getirildiğini ifade etti. TBMM’de yazan Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir sözünün çok iyi kavranması gerektiğini belirten Erçelebi, şöyle konuştu: “Sekiz yıllık AKP iktidarı döneminde uygulanan politikalar sonucunda terör olaylarında sessiz kalınmış, bunun sonucunda gelinen noktada terör mihrakları neredeyse muhatap alınır hale gelmiştir. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Bunun sonucunda ise Sevr maddeleri yeniden güncellenip, Türkiye’nin önüne getirilmektedir. Bundan sekiz yıl önce ortada hiçbir şey yok iken Erdoğan’ın 26 başkentte başbakan gibi karşılanmasının diyeti ödetilmek istenmektedir.”

Yabancı servisler teslim aldı

Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan ise, gündeme getirilen demokratik özerklik tartışmalarının daha önce PKK’nın 7. ve 8. Kongre kararlarında olduğunu söyledi. Tantan, “Tüm bu kararlar zaten PKK’nın daha önce yaptığı kongre kararlarında alındı. Dolayısıyla bugün Türkiye’nin önüne getirilen bu tartışmanın içeriği aslında bu noktadan bakıldığında yeni değil. Bugün sorun Türkiye’deki mevcut süreçte siyasetin kirli, kimliksiz davranmasından kaynaklanıyor. Öncelikle buna dikkat edilmesi gerekiyor. Türkiye’deki kirli siyaset yabancı servisler tarafından teslim alınmıştır. Bugün Türkiye Cumhuriyeti istediği takdirde ne ülke içinde, ne de dünyada tek bir PKK’lı kalmaz. Bugün tartışmaların öncelikle bu boyutuna bakmak gerekiyor.”

Kaplan: Kürt coğrafyası var

TBMM Genel Kurulu’na BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın sözleri damgasını vurdu. Meclis’te 2011 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı üzerinde yapılan görüşmeler sırasında AKP Artvin Milletvekili Ertekin Çolak, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden “Kürt coğrafyası” diye bahsedilmesinin yanlış olduğunu söyledi. Çolak, “Üstelik bu konuşmayı yapanlar, barıştan bahsedenler. Etnik siyaset yapmaları doğru değil, söyledikleri ile çelişiyor” diye konuştu. BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ise “Kürt coğrafyası vardır; onun adı da Kürdistan’dır. İsteseniz de istemeseniz de bu böyle biline” dedi. Seçim barajının düşürülmesini de isteyen Kaplan şunları söyledi: “Seçim barajı bizim kırmızı çizgimizdir, seçim barajından ortaklaşma en asgari çizgidir. İçtüzük ile Borçlar, Ticaret ve Hukuk Muhakemeleri kanunlarıyla ilgili oluşturulan komisyonun üyesiyim. Burada 3 bin tane madde var. Ortaklaşmazsak bu geçmez. Buradan uyarıyorum; tehdit etmiyoruz. CHP, MHP söyledi, Heberal yasası çıkarıldı. Size seneye kadar mühlet. 3 bin önerge veririz, 3 bin kez konuşuruz, 3 bin kez yoklama isteriz, 3 sene de bu yasaların hiç birini çıkaramazsınız.”

MHP’li Sipahi: Tehlikeli bir sürece girildi

MHP İzmir Milletvekili Erdal Sipahi, “Terörle mücadeleden vazgeçen bir hükümet terörle müzakere ve mütarekeyi alışkanlık haline getirirse bu tip taleplerin ardı arkası kesilmez” dedi. Ne taleplerin biteceğini ne de küstahlıkların sona ermeyeceğini söyleyen Sipahi şöyle konuştu: “Bu kapıyı maalesef açılımla AKP iktidarı aralamıştır. Bölünme açıktan açığa her Türk vatandaşını rahatsız edecek boyutlara erişmiştir. Ülke gittikçe çatışma ve bölünmeye sürüklenerek çok tehlikeli bir sürece girmiştir.”

25.12.2010-Yeniçağ Haber: Fatih ERBOZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder